4 Temmuz 2013 Perşembe

Canavarlar her yerde! Temmuz sonunda hem mağazamızda hem e-ticaret sitemizde:)

Herkese tekrar merhaba,
Bir süredir Worry ve ben uzak kaldık her şeyden.
Ağaçlara üzüldük, hayvanlara kıyamadık, insanların getirildiği hale inanamadık. Ama gördüğümüz olağanüstü "bir olma" hali bizi kendimize getirdi.
Bizim keyifsizliğimizi gören bir arkadaşımızdan bize bir hediye geldi geçen günlerde.
Üzerinde "bu yaz sizin için bomba gibi geçsin" notu vardı.
BA-YIL-DIK!



TIK TIK TIK 
https://www.facebook.com/pages/MOF-the-monster-freaks/123469424334560?fref=ts

Tabi durur muyuz, hemen kim yapmış, nasıl yapmış, başladık araştırmaya. Sonunda Sema'ya ulaştık.
Hatta onunla ufak bir röportaj yaptık veeeee hazır olun sürprize; BİRLİKTE ÇALIŞMAYA KARAR VERDİK : )

Happy: Selam Sema, biz bombamıza bayıldık. Ellerine sağlık. Diğer canavarların da inanılmaz. Sanki başka bir dünyada yaşıyormuşsun da hepsi orada gerçekmiş gibiler. İlk canavarı ne zaman yaptın?

Sema: Yaklaşık 5 sene önce, bir arkadaşımın doğum gününde ona değişik bir hediye vermek istedim. Bilim-kurguyu ikimiz de çok severiz. Evde ne kadar kumaş varsa koydum hepsini ortaya ve ona bir uzaylı yapmaya karar verdim. Nasıl olur diye düşünmedim, kestim, biçtim yapabileceğim en tuhaf şeyi yaptım. Çok da şahane oldu. Sonraki müşterim kendisi için dinazor isteyen yeğenim oldu.

Worry: Ne güzel fikir! Peki senin asıl mesleğin ne?

Sema: Grafikerim.

Happy: Boşuna değilmiş bu yaratıcılık!

Worry: Marka ismin de çok güzel MOF Monster Freaks!

Sema: Benim canavarlarım canavar aleminde bile tuhaf karşılanacak cinsten, bütün hilkat garibelerini bir çatı altında toplamak istedim, başlarında da ben varım : )

Worry: Tabi hijyen, temizlik, kullanışlılık benim için ilk sırada geliyor. Canavarların yıkanıyor olmasına nasıl sevindim anlatamam. Bizim bombamız yumuşatıcı kokuyor mesela :)


Sema: Tabii ki yıkanıyor çocuklarım! : ) Canavarlar diye onları pis mi sandın? Kullandığım malzeme çorap, polar, peluş ve yıkandıklarında deforme olmamaları için silikon elyaf kullanıyorum. Çok büyük çalıştıklarım hariç genellikle uzunlukları 30-40 cm civarında, yani çamaşır makinesine de rahatlıkla sığıyorlar.

Happy: Karakterleri yaratırken nelerden esinleniyorsun?

Sema: Aslında o sırada canım nasıl isterse öyle yapıyorum, pek bir şeyden esinlendiğim söylenemez. Elimde ne varsa onlarla oynuyorum dersem sanırım en doğrusu olur.

Worry: En sevdiklerin hangileri?

Sema: Bu soruyu gerçekten çok düşündüm, hepsini çok seviyorum gibi sıradan bir cevap vermemek için, ama bulamıyoruuum! Çok zorlayınca sanırım totemler ve bombalar ama henüz Don't Worry Be Happy'de ikisinden de yok. Ay sonuna doğru totemleri de listeye ekleyeceğim.

Happy: Sabırsızlıkla bekliyoruz. İlk çekimler geldi, henüz paylaşmadık kimseyle ama fotoğraf editinin bitmesini sabırsızlıkla bekliyoruz. Biraz da üretim şeklinden bahseder misin? Unique ürünler diyebilir miyiz? Ki bence demeliyiz.

Sema: Kesinlikle diyebiliriz. Dediğim gibi rastgelelik üzerine bir üretim şeklim var. Ne vücutlarda ne ifadelerde kalıplarla çalışmıyorum. Ancak, bazı modeller çok beğenildi, tekrar tekrar isteniyor. Ben de aynı modelleri tekrar yapmaya çalışıyorum. Yine de ufak da olsa farklılıklarını korumak adına hala kalıp kullanmıyorum. Kullandığım malzemeleri de hoşuma gittikçe temin ettiğim ve çok miktarda almadığım için, materyaller de desen ve renk olarak farklılık gösteriyor. Aynı renk ve desende ikinci bir çorap MOF mümkün değil mesela.


Happy: Bunu söylemen iyi oldu. Yani bir MOF siparişi verdiğinizde renk farklılıkları olabiliyor, şekilde de öyle. Çünkü elde üretiliyor, sınırlı sayıda olmasına özen gösteriliyor.



Worry: Don't Worry Be Happy için neler üreteceksin?

Sema: Öncelikle çorap MOF'lar. Peluşlar ve tabi ki bombalarım. Her birini kendim elde yaptığım için, hazırlanmaları biraz zaman alabiliyor, o yüzden şimdiden takipçilerinize haber verelim temmuz ayının sonuna doğru her yer canavar olacak!


Worry: Çok teşekkürler Sema. Çok keyifle çalışacağımızdan eminiz. Bu arada hazır yeri gelmişken söyleyelim. Temmuz sonunda mağazamız açılıyor ve tüm canavarların da orada hazır bulunacak, gelen müşterileri karşılamak için : )

Sevgiler,
Worry & Happy
www.dontworrybehappy.com.tr

29 Mayıs 2013 Çarşamba

D&R'da satışımız başladı, mağazamızın yeri kesinleşti! Eee daha ne olsun? : )

Daha önce bahsettiğimiz büyük bir marka vardı, onun çatısı altına da gireceğiz demiştik.
Ama Worry sözleşme aşaması bitmeden güzel haberi verdirememişti, malum "ne olur ne olmaz" mantığı.
Ama artık o haberi verebiliriz; D&R'da satışımız başladı!

tık tık tık tık tık tık
http://www.dr.com.tr/kategori/Kirtasiye/Defterler/Defterler/grupno=00377

D&R'ın internet sitesinde www.dr.com.tr "Defterler" kategorisine tıklıyorsunuz hemen solda markaların arasında duruyoruz "Don't Worry Be Happy" diye.

Worry sabahtan beri D&R'ın sayfasına bakıyor, ismimize :)
Bu haftanın güzelliği sadece D&R değil, mağazamızın yeri artık kesinleşti ama yine Worry yüzünden söyleyemiyoruz, 1 ay sonra açıklayacağız, panik atağa iyi gelecek bir çay bilen var mı, ihtiyacımız olacak da..
^.^
Sevgiler,
Happy

www.dontworrybehappy.com.tr

21 Mayıs 2013 Salı

Terzihane WORRY ve HAPPY kuklası yaparsa?


Herkese merhaba,
Bir çocuk sevgisidir sormayın gitsin, en son MOOVA’nın anneler günündeki etkinliğinde muffin yapan minikleri görmüşsünüzdür Facebook albümümüzde. O kadar keyif aldık ki ne yapsak acaba, çocuklar için nasıl bir güzellik olsa diye düşünürken, parlak fikir Worry’den çıktı “neden isteyen her çocuk bizimle oynamasın ki?”. Evet ilk başta çok korkunç ve sonunun nereye gideceği belli olmayan cümle çok tatlı bir sonla açıklığa kavuştu.
Turkcell’in Aşırı Panik Tevfik’ini hatırlarsınız, hatırlamayanlar için
Tık tık tık tık

Worry Tevfik’i biraz kendine benzetiyor da : )

Meğer Worry gizliden gizliye bu kuklaları yapan Ayşenur’un peşine düşmüş ve Kuzguncuk’taki Terzihane’yi bulmuş, hatta aralarında randevulaşmışlar. Ayşenur birazdan burada olacak, onun Facebook sayfasını inceliyorum ben de gelince sormak istediğim şeyler olacak
Tık tık tık tık

Worry’nin Ayşenur’u ofisimize çağırma sebebini söylüyorum, herkes hazır mı?
EL KUKLALARIMIZI YAPTIRMAK İSTİYORMUŞ!
Her çocukla gidip tek tek oynamamız mümkün değil ama el kuklalarımız olursa isteyen her çocuk bizimle oynayabilirmiş.
Bence Worry’nin hayatı boyunca kurduğu en sevimli cümle bu.
Ayşenur geldi, buyurun sohbetimizi dinleyin.


Happy: Merhaba Ayşenur, Worry senden, planladığınız işten yeni bahsetti, güzel bir sürpriz oldu bana da.

Ayşenur: Merhaba, evet Kuzguncuk’taki atölyeme geldi Worry, el kuklaları istediğinden bahsetti. Çok mu acil lazım kuklalar, Worry bana biraz endişeli gibi geldi de.

Happy: Hayır, düne kadar bir kuklamız olacağını bile bilmiyordum. Zamanla sen de alışacaksın Worry’ye. Senden bahsedelim biraz, Terzihane’nin kurucusu ve bunca güzel şeyin yaratıcısısın. Eğitiminden seni buraya getiren yoldan konuşalım.

Ayşenur: Ben biraz İktisat, biraz da Gelişme İktisadı okudum. Ama sahiden okudum. Hani sosyal bilim tadında, sosyal gerçekliği anlamaya ve açıklamaya çalıştım okuduklarımla. Bu pratik haliyle zaman, para, üretken faaliyet, kaynaklar, sonsuz ihtiyaçlar gibi konuları getirdi gündemime. Ben bunun ardından terzi olmayı seçmedim ama uğraşımla yaşamayı o sırada hayal ettim. Okulun son senesiydi, zaten pek havalıydı. Kendi elbiselerimi dikiyordum, bir de üzerine canım arkadaşım İpek'le başlayan el emeği hediyeleri de ekleyince, benim durumum kantin sohbetlerinin gözbebeği oldu. O sıralar başladı inşası aslında ve ürettiğim şeyler kulaktan kulağa yayılıp, tepkiler gelmeye başladıkça netleşti durum...

Happy: Durum kendini doğurmuş resmen. Peki Terzihane ne zaman, nasıl ortaya çıktı?

Ayşenur: Elimde makas, bir takım cesur hareketlerle kendi kendime öğrendiğim dikişi sonra da geliştirmek üzere bilenle danıştım. Amerika'da bir tiyatro atölyesinde sanırım en önemli tecrübemi edindim. Her şeyden önce atölye ruhu, düzeni beni tavladı. Tiyatronun o çılgın dünyası, renkleri çok büyüleyici. Tiyatronun üzerine karşılaştığım bazı projeler, dikilebilir şeylerin çeşitliliğini ve aslında birbirleriyle parallelliğini keşfettirdi bana. Sonra üretmeye devam etmek için bir mekan yaratmam gerektiğine karar verdim. Bu sırada bana 'e ne duruyorsun?!' diyen, bir de 'al makineni gel!' diyen iki özel kadının yeri çok önemlidir hayatımda. Defne Koryürek'in dürtmesi, Refika Birgül'ün daveti derken Terzihane Kuzguncuk'ta Simotas Binası'nda buldu kendini!


Happy: Marka ismin çok güzel, tüm derdini anlatıyor, yaratım sürecin nasıl oldu?

Ayşenur: Bence marka, yaptığım işi "uzun lafın, kısası" niyetiyle sembolleyecek bir kelime olmalı. Onun ötesinde marka yaratım süreçlerine ve bunun üzerine yazılan çizilenleri düşünmeye bayıldığım söylenemez. Ben işimin özüne, bir tek kelime olsa nasıl anlatırım diye bakmaya çalışıyorum. Hayal ettiğim atölyeydi, teması dikişti. Terzihane'ydi yani çıkacağı yol. 

Happy: Mutlu sonla biten bir masal dinliyor gibiyim. Peki gelelim sadede, kukla nasıl başladı? Bizim daha doğrusu Worry’nin Aşırı Panik Tevfik’e karşı bir sempatisi vardı zaten de.


Ayşenur: Terzihane'ye bir mekan yaratınca kulaktan kulağa yayılma hızım arttı. Bir arkadaşımın vesilesiyle Anima Prodüksiyon şirketinin sanat yönetmeni Ömür Kökeş ile tanıştım. O sırada çalıştığı bir kukla için kostümleri dikmek üzere görüştük önce. Sonra sünger kuklanın dikiş detaylarıyla uğraşır mıyım diye sordu. Ben denemeye dünden hazırdım. Sonrası tamamen şans. Arkasından bir uzun reklam projesi daha geldi, kuklalı, yine Ömür'le atladık maceraya. Konuya daha çok ısındım. Denemeli, yanılmalı, bol keşifli, çok öğretici ve ilham verici iki proje oldu, benim adıma. 

Happy: Ben henüz Terzihane’ne gelmedim, çok isterim bir gün ziyaret etmeyi ama Worry kendi ziyareti sırasında çekti fotoğrafları gösterdi. Herkesle paylaşacağız ama sormak da fayda var, neler bulabiliriz terzihanede?

Ayşenur: Dikilebilir şeyler, dekor detayları, minyatür kostümler, canlandırma objeleri gibi şeyler de var. Çok eğlenceliler. Benim için biraz obsesif bir hal aldı ama bulut dikmek de başta hayalimdi aslında, gerçek oldu. Özellikle animasyon yapımları kumaş ve dikiş deneyimimi paylaşabileceğim alanlardan. Ben bulut dikiyorum, onlar uçuruyor :)
Bütün bu yaratıcı işler sürecinde bir sürü malzeme ve bir sürü fikir de geliyor akla. Bunları paylaşmak çok istiyorum, bazı ürünler çıkararak. Çanta ve benzeri aksesuarlar, bu eğlenceli dünyalardan baya nasiplenebilir. Bir ay içinde bir çıkartma yapıyor olacağım. 

Happy: Bulutu seven insanlara karşı bir sempatimiz var, malum logomuz bulut. Peki yeni projelerin neler? Bize yapacağın el kuklaları dışında : )

Ayşenur: Evet umarım çok güzel olacak kuklalarımız. Terzihane'nin çok önem verdiği bir diğer husus, terzi işi. Kumaşın hasından, bedene göre biçilen, sipariş üzerine dikilen bir giysinin enerjisine, özenine ve güzelliğine çok inanıyorum. Bunu yaşatmak ve yaşamak üzere koşullarımı değerlendirip bir konsept belirledim. Önümüzdeki kış başlıyorum, kişiye özel-sipariş üzerine dikilen bir kaban seçkisi çıkaracağım. Kumaşın hası, dikişin adabıyla dikilecek kabanlar. Hatta Worry kışa şurada ne kaldı, kabansız kalmamayım dedi ve sipariş verdi.


Happy: O zaman sana bu zorlu kaban dikme maceranda ayrıca başarılar : )

Ayşenur: Deneysel ve ilginç olacağını düşünüyorum açıkçası :)

Happy: Ona ne şüphe! Son olarak şunu sormak istiyorum, dünyanın en büyük pazarı diyebiliriz tekstil sektörü için, bizde senden farklı değiliz, bu kocaman sektörün içinde niş işler yapmaya çalışıyoruz. Sen ne hissediyorsun?

Ayşenur: Zanaati bu zamanda icra etmek hayli zor. Kapının dışındaki hıza rağmen aheste aheste işine odaklanman kolay olmuyor. Bugün tekstil sektörünün bize çok ucuza sunduğu her bir parça, ancak birçok bedel ödenerek mümkün. Her ürüne saygı duymak gerek, onun için harcanan insan gücüne, tüketilen kaynağa, emeğe saygı duymalıyız. Zanaatin zahmeti ve başka bir zamanı var. Ben kendi sürecimde keşfettim ki içimizde üretmek için coşan bir ruh var, bu zamana rağmen. İyi ki var! 

Sevgiler,
Happy
^.^
www.dontworrybehappy.com.tr

16 Mayıs 2013 Perşembe

MOOVA ile Anneler günü ^.^

Herkese merhaba,
Bugün geçen güzel hafta sonumuzun fotoğrafları geldi, biz de sizinle paylaşalım dedik.
Ama önce en başa gitmek lazım, MOOVA ile ilk toplantımıza.
Ürün sorumlusu Canan Akyokuş ile bundan 3 hafta önce tanıştık. Asmalımescit'teki oldukça şık ofislerine gittik, karşımızda çok genç, enerjik ve güleryüzlü bir ekip vardı. Sohbetimizin daha 10.dakikasında biz şunu biliyorduk "MOOVA ile çalışmalıydık". Doğallığa bu kadar önem veren, kurumsal yapısına rağmen son tüketiciyle dirsek temasını asla kaybetmeyen, oldukça dinamik bir ekipten söz ediyoruz.
Canan Hanım, Anneler günü ile ilgili planlarından bahsetti. Worry ve ben de onlara hangi konularda destek verebileceğimizden. Sonuç olarak BİL-YE ile ortak planladıkları etkinliğin mutfak önlüklerini ve keplerini yapmak konusunda anlaştık. Ama işin en keyifli kısmı minikler için hazırladığımız önlük ve keplerdi, yetişkin eliyle 3 karış : )
Aksesuarlar alındı, atölye son dakika gelen işimiz için sabahladı, kraft paketlerimiz, çuval iplerimiz derken MOOVA için hazırdık.
Biraz da etkinliğin diğer ayağı BİL-YE'den bahsedelim; ’Bil-ye (Bilinçle ve Bilgelikle Ye) farkındalık yaratma yöntemleri uygulayarak beslenme üzerine herkesin kullanabileceği pratik çözümlere odaklanan bir oluşum, bir proje. Oluşum kişiye özel beslenme danışmanlığı yapıp, beslenme ile ilgili sohbetler, okullarda çalışmalar ve mutfak atölyeleri düzenliyor. Hazırladıkları tariflerde örneğin şeker yerine pekmez kullanıyorlar, yani tariflerde yemeklerin lezzetini kaybetmeden aynı zamanda sağlıklı olması üzerine odaklanıyorlar.
Atölye esnasında anneler ve çocukları birlikte mini kek ve smoothie yaparak anneler gününü kutladılar. Etkinlik sırasında yapılan tariflerde Moova Tam Yağlı Süt kullanıldı. Katılımcılar %3,6 yağ oranı ile Türkiye’nin ilk ve tek tam yağlı sütü olan Moova ile dilediği meyvelerle kendilerine özel çok lezzetli smoothieler hazırladılar.
Fazla söz gerek yok, etkinlik fotoğraflarını paylaşmamız günümüzün güzelliğini anlatmaya yetecektir.
Sevgiler,
Happy
^.^
www.dontworrybehappy.com.tr


 





14 Mayıs 2013 Salı

Pasta Canavarı'nın Don't Worry Be Happy kurabiyeleri!


Kutlama yapmak için özel günleri beklemeyenlerdeniz.
Geçen hafta işlerimiz yoğun olduğu kadar keyifli de geçti.
Bu sebeple, bunu ofiste çalışma arkadaşlarımızla bir 5 çayında kutlayalım dedik.
Ama malum Worry için bu işler çok mühim.
Hemen bize özel kurabiyeler yapacak bir yer aramaya başladı.
Bugünün bize özel kurabiyelerini Pastafaryan yaptı. Tabi iş yapılırken markanın sahibi ve pastaların ustası olan Gülşah'la sohbet etme şansımız da oldu. O kadar keyifli anlattı ki işini bu hafta salının "Dikkat Dikkat"i o olsun istedik.
Worry konuklar için toplantı odamızı şık bir çay davet alanına çevirirken ben de Gülşah ile lafladım.
Keyifle okuyun.
                  

Happy: Merhaba Gülşah, kurabiyeler çok güzel görünüyor. Ellerine sağlık.

Gülşah: Merhaba afiyet olsun, yaparken bile mutlu oldum isminizden sebep.

Happy: Teşekkürler. Geçen hafta yoğun ama bir o kadarda keyifli ve başarılı bir hafta oldu. Şirket politikası olarak en ufak şeyleri bile kutlarız da biz. O sebeple bugün mesaiyi erken bitirip 5 çayı yapacağız. Biraz senden bahsedelim. Markanın adı bile ilginç nedir hikayesi?

Gülşah: Markayı 2013'ün uğuruna inanarak 15 Ocak'ta kurdum, internet sitemin ve sayfamın hazırlanması bir haftayı buldu. Adımız Pastafaryan. Çıkış noktam; Pastafaryanizm. Manası da; akıllı Tasarım iddialarını eleştirmek için oluşturulmuş parodi hareketin adı. Oregon Eyalet Üniversitesi Fizik Bölümü mezunu olan Bobby Henderson tarafından 2005'te ortaya atılmış. Uçan Spagetti Canavarı da bu hareketin simgesi. Bu harekete katılanlar kendilerine PASTAFARYAN diyorlar. Fakat biz uyuşuklar aslında İngilizce ve İtalyanca'da makarna anlamına gelen bu kelimeyi tutkumuz olduğunu keşfettiğimiz pasta anlamında kullanıyoruz. Bu hareketi pasta yaparak geliştirmeyi tercih ettik ve bundan yola çıkarak kendimize "Pastafaryan" dedik, yani "Pasta canavarı".



Happy: Demek pasta canavarı? Çıkış noktan ve felsefesi en ilgimizi çeken şeylerden biri. Yeteneğini nasıl fark ettin, daha önceki konuşmalarda kamera ve fotoğrafçılık bölümü mezunu olduğunu söylemiştin?

Gülşah: Kızımın doğum günü için pasta araştırırken aklıma bu işi yapmak düştü. Normalde 2 yumurtayı kırıp kek yapamayan ben, araştırmacı ruhum sayesinde bugün çok güzel pastalar yapabiliyorum. Ailem ve yakın arkadaşlarım bile inanmıyor bunları benim yaptığıma. Çünkü ben onların gözünde bu işler için yaratılmış biri değildim. Ama şunu anladım ki, insan isteyince yapamayacağı hiçbir şey yok. Bir iki denemeden sonra gelen tepkiler beni çok mutlu etti, insanlar pastalarımın hem göze hem damağa hitap etmesinden memnunlar. Piyasadaki ve pastanelerden aldığınız standart pastalardan farklı olarak kendime özgü bir tat yakaladığımı düşünüyorum. Tabii işimi keyifle ve mutlulukla yapmamın da çok etkisi oluyor. 

Happy: Sadece pasta üzerine değil ama ürünlerin mesela bizim için yaptığın kurabiyeler var?

Gülşah: Evet, pastanın yanı sıra kurabiye ve kekmekte yapıyorum. Kekmek; benim dilimde cupcake demenin  Türkçe'si. 

Happy: Kekmek ne güzel bir kelime olmuş. Nedir senin kekmeklerini farklı kılan?

Gülşah: Kekmeklerde asıl önemli olan üzerindeki figürlerdir, siparişi veren kişinin ya da hediye edilecek kişinin karakterini yansıtıyor olması çok önemlidir. 



Happy: Bir başına değilsindir umarım, müşteriyle bu kadar dirsek temasında çalışıp her işe nasıl yetişiyorsun?

Gülşah: Bu işte yalnız değilim tabi, gelen siparişlere bir kişinin yetişmesi imkansız hem de fikir alışverişi yapabildiğim, aynı frekansta olduğum bir de arkadaşım Ayça var. Onunsa küçüklüğünden beri hayaliymiş pastacılık ama bu işe atılmak için beni beklemiş sanırım :))

Happy: Tıpkı Worry ve ben gibisiniz yani. Dükkan açmayı düşünüyor musunuz?

Gülşah: 2014'e yetişecek olan farklı bir dükkan düşüncemiz var. Tabi bunun için hazırlıkları ağırdan alıyoruz ki her şey istediğimiz gibi olsun. Şu anda siparişleri internet sitemiz ve Facebook sayfamız aracılığıyla alıyoruz.

tık tık tık tık tık tık

Happy: Organizasyonlarınızdan biraz bahsedersek?


Gülşah: Tabii, özel durumlarda organizasyon da yapıyoruz. Mesela aileler bebeğinin dünyaya geleceği gün ondan başka hiç bir şeyle ilgilenmek istemez. Oda süslemesi, bebek şekerleri, ikram için şerbet ve doğum fotoğrafçılığı konusunda da yardımcı oluyoruz. Bebekleriyle ilk kucaklaşmalarını belli bir konsepte dayalı olarak süslenmiş bir odada sabırsızlıkla bekliyor aileler. Bunlar bakıldığında küçük şeyler ama insanları ruhsal olarak inanılmaz doyurur ve mutlu eder. Diş partisi, 1 yaş partisi, Baby Shower ya da herhangi bir özel gün için, müşterilerimize sadece bir konsept belirlemek ve konukları davet etmek düşüyor.

                               
Happy: Biz sana Facebook'tan ulaştık bir kaç telefon görüşmesi ve şu an buradasın, benim de bir gözüm kurabiyelerde : )

Gülşah: Genelde işlerimizi telefonla yürütüyoruz. Bize istedikleri konsepti ya da şekli bildiriyorlar ve gerisini bize bırakıyorlar. Ya da pasta sahibinin kişisel özelliklerine göre bir tasarım yapıyoruz. Pastaların hazırlanma süresi 2 gündür, bu yüzden özel günlerinden 2 gün önce sipariş vermeleri gerekiyor. Pastamız hazırlandıktan sonra, küçük hediyeler ve mumlarımızla şık Pastafaryan kutusunda servis ediyoruz. Duruma bağlı olarak, genelde kapıya teslim ediyoruz.

Happy: Kullanılan malzemeler bizim için çok önemli, eminiz bu yazıyı okurken unu ne, yağı ne, çikolatası ne diye düşünen bir çok insan vardır.

Gülşah: Evet, genelde yapılanın aksine Pastafaryan'da hem kaliteli hem de tat olarak en uyumlu ürünler kullanılıyor. Çikolata da mesela Elit kullanıyoruz, kıvamı ve lezzeti mükemmel oluyor. Şunu da belirteyim, asla hazır pasta kekleri kullanmıyoruz, her pastamız için taze kekler pişiriyoruz. Görselliğinin yanı sıra tadının da muhteşem olması gerek.

Happy: Teşekkürler Gülşah, eğer bugün acil bir sipariş yoksa bizimle çaya kalmanı çok isteriz. Zaten Worry asla gitmene izin vermeyecektir. Daha kullandığın her malzemeyle ilgili yüzlerce soru soracaktır. Hazırlıklı ol :)

Gülşah: Tabi ki büyük keyif alırım.
       











Sevgiler,
Happy
^.^
www.dontworrybehappy.com.tr

7 Mayıs 2013 Salı

Dans etmeye başlıyoruuuuuuz ^.^


Geçen hafta bahsetmiş Happy, dansa başlayacağız diye. Ama kimse demiyor hocası iyi midir, bunun kıyafeti, usulü nedir diye. Dans ederken düşmekten ve ayaklarıma bir şey olmasından çok korktuğum için ilk araştırma konum dans ayakkabıları oldu ve bu işin "en iyisi kimdir?" diye ararken Tanguera'yı keşfettim.
Üşenmedim araştırdım ve sahibi Handan Tanır ile tanıştık.
Yaptığı işi o kadar sevdim ki bu haftanın "DİKKAT DİKKAT"inde ona yer vermek istedim.
O yüzden Happy'i de kaptığım gibi Handan Hanım'ın Bağdat Caddesi'ndeki mağazasına gittik.

tık tık tık tık
https://www.facebook.com/tangueram?ref=ts&fref=ts






Happy: Merhaba Handan Hanım, ağırlamanız için teşekkürler, böyle çat kapı geldik ama Worry çok ısrar etti. Dans ayakkabısı yapma fikri ne kadar hoş ve ihtiyaca yönelik. Nereden aklınıza geldi.

Handan: Merhaba. Çok memnun oldum gelmenize. Her müşterimi aynı keyifle ağırladığımdan şüpheniz olmasın. Bu işe girme sebebim Tangoya başladıktan sonra zevkime uygun ayakkabı bulamadım. Başladığım yıllarda ayakkabı üreticileri bu konuda çok da bilgili değillerdi. Her ayakkabı her dans için uygun değil ve tabi en önemlisi her ayağın ayakkabısı farklı olmalı.

Happy: Mağazanızı tarif edersek?

Handan: Dükkanımız ve atölyemiz Bağdat caddesi üzerinde Kızıltoprak ışıklarda. 2010 dan beri aynı adresteyiz. 3 Kasım 2013'de 7 yılımızı kutlayacağız:)

Happy: Handan Hanım malum bizde latin dansına merak saldık Worry'den sebep. Bize ne önerirsiniz, modelimiz ne olmalı?

Handan: Her ikinizde latin dansları yapacağınız için size tavsiyem alçak ökçeli burnu açık yere sağlam basan bir çift dans ayakkabısı olacaktır.

Happy: Tabi kıyafet, ayakkabı önemli ama bize daha mühim olanı kurs, hangi hocaları önerirsiniz?

Handan: Latin dansları için Anadolu yakasında bu konuda uzman, pek çok Dans okulumuz mevcut. Size isim vererek unutmuş olabileceğim diğer hocalarımızı gücendirmek istemem:) Ama yönlendirmekten keyif duyarım, ona başbaşa karar veririz.

Worry: Şey araya giriyorum ama hemen hızlıca bir soru sormam lazım, ne zaman Milonga'ya gidebiliriz çok hevesliyim de.

Happy: Henüz ne kıyafetimiz ne hocamız var ve Milonga mı soruyorsun? :)

Handan: Temel dans adımları dahi olsa bu biraz da kişinin yeteneğine bağlı olduğu için size şu kadar ay diyemem. Ama yetenekli olduğunuzu düşünüyorum, dans derslerinizi ihmal etmeden devam ettiğinizi varsayarsak 3-4 ayda milongada dans edebilir duruma gelirsiniz. Bence derse başladığınız ilk günden itibaren milongalara katılmalı, dans edenleri izlemelisiniz. Sizi dansa davet eden birisini daha yeni başladım uyarısı yapmadan davetini kabul etmelisiniz. Sonuçta bu bir dans ve eğlenmek için yapılan bir uğraşı.

Happy: Şimdi ayak ölçülerimizi vereceğiz, peki ayakkabımızın ne zaman hazır olacak hangi aşamalardan geçeceğiz?

Handan: Dans ayakkabısını deneyerek yerinden almakta fayda var. Bunun için mağazamızda pek çok modelimiz raflarda hazır. Yok eğer gelemiyorsanız ölçülerinizi bize gönderdikten ve biz sizinle temas kuruyoruz ve 1 hafta sonrasında ayakkabınızı teslim ediyoruz.

Happy: Handan Hanım ben renk olarak siyah isterin. Worry'nin sadece karar vermesi bile bir hafta sürecektir, o sebeple önce benimle başlayalım. Bu arada eklemek istediğiniz bir nokta varsa?



Handan: Eklemek istediğim çok önemli bir nokta var. Ayakkabı konusunda lütfen hassas davranın. Aman ucuza alayım nasılsa haftada 1 giyeceğim ne olur demeyin. Ayakkabınızı lütfen "AYAKKABICIDAN" alınız. Burada amaç sadece ayakkabı satmak değil, doğru dans ayakkabısını doğru ayağa giydirmek!

Worry: Kesinlikle katılıyorum Handan Hanım, şu ayağımdaki ve yerde duran 5 taneden alacağım galiba.

Happy: Worry sakin ol o ayakkabıları yerine bırak, mutlaka kendimize göre olanı bulacağız ^.^

Güzel bir mağaza, güler yüzlü sahibesi ve birbirinden şık ayakkabıların ortasında keyifli bir sohbet oldu.
Bu sefer röportajı Happy yaptı, ben ayakkabılara bakıyorum, size keyifli okumalar ^.^

Sevgiler,
Worry


www.dontworrybehappy.com.tr

3 Mayıs 2013 Cuma

MOOVA ile ilk adım, TEAM Project'in mağaza çizimi ve daha niceleri ^.^

Uzun süredir ortalarda yokuz, bahar yorgunluğu ve yoğunluğu var diyelim.
Bir de ben dans için araştırma yapmaya başladım. Bir kaç kurs var aklımızda ama tabi işin kılık kıyafet kısmına takmış durumda Worry.
Dans ayakkabısı tasarlayan Handan Tanır ile tanışmış, önümüzdeki hafta kendisinin butiğine gidip ayak ölçülerimizi vereceğiz.

Yoğunluğumuzun sebebini de anlatalım bu arada. MOOVA ile Anneler Günü Etkinliği için bir projede çalışıyoruz. Anneler, çocuklar yemek yapacak, mutfak önlükleri ve şapkalarını biz hazırlıyor olacağız.
Plastik, naylon doğaya zararlı ne varsa kullanmayan bir marka olarak MOOVA ile çalışmak çok büyük keyif, çünkü biliyoruz ki onlar da doğallığa bu kadar düşkünler.




Bu arada kişiye özel çantalarımız tam gaz hazırlanmaya devam ediyor. En son bir tanesi Ankara'ya Günnur'a gitti, spor salonunda yönetici olarak çalışan bir kadın için günün hangi saati şık, hangi saati spor olacağı belli olmadığından boyutları biraz geniş tuttuk. En sevdiği renk, en sevdiği objeler derken ortaya bakın ne çıktı?
                











Hıdrellez'den sebep çok mutluyuz, pazarı iple çekiyoruz. Dileklerimizi söylemiyoruz ama hepimizin gözlerinin parlamasından az çok tahmin ediyoruz, kim neyi istiyor ama adettendir söylenmez, bilindiği belli edilmez : )

Bugün sürprizlerden biri daha yola çıktı, kime olduğu önümüzdeki hafta başında yine burada.

Mağaza için tüm hazırlıklar tam gaz devam ediyor, nerede açılacağı, konsepti şu an sır.
Çizimler önümüzdeki hafta biterse büyük ihtimal yazın bizi ziyarete mağazaya da gelebileceksiniz.
Şu an da Worry mimarlara hayatı dar etse de ben TEAM PROJECT'in çok iyi bir iş çıkaracağına eminim.





Şimdilik bizden bu kadar, Worry mimarların başından ayrılırsa dans ayakkabısı ve kıyafeti bakacağız.

Sevgiler,
Happy
^.^












23 Nisan 2013 Salı

Reçel Nutella'dan büyüktür! -Bencil Dükkan- ^.^


Herkese merhaba,
Bugün 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, çocukların bayramı kutlu olsun, bugün keyiflerince geçirsinler, ailelere sesleniyoruz bugün çocuklarınızı fazladan şımartmanızın zararı yok.
Ne mutlu çocuklara bayram hediye etmeyi düşünen bir liderin arkasındaki nesle!


Bizim de telaşımız çok bugün. Hem bayramdan sebep içimiz kıpır kıpır, iki dirhem bir çekirdek hazırız.
Tebrik e-mail ve telefonlarımızı ettik ve şimdi Bencil Dükkan’ın sahibi Dilay İçgüdel’i bekliyoruz. Worry ve ben röportaj yapacağız çok heyecanlıyız. Artık her Salı size bir şey anlatıyor, tanıtıyor olacağız.


“Dikkat Dikkat!” başlığı altında bu hafta defterlerimizi yapan Bencil Dükkan’ın sahibi Dilay ile konuşacağız. Worry çok heyecanlı olduğu için Dilay iyi bir başlangıç olur diye düşündük. Hem kıymetli defterlerimizi yapan elle tanışın istedik, hem de reçellerine bayılıyoruz.  ^.^

Dilay birazdan burada olacak, röportajı Worry yapacakmış, çok hevesli, biz de oturup izleyeceğiz, bir nevi bize canlı yayın, size okuması kalacak : )
Şu an kurabiyeleri masaya hangi şekilde koyacağına karar vermeye ve çay servisi için hangi bardağın seçileceğine karar vermeye çalışıyor.
Dilay geldi, röportajımız başlıyor, keyifle okuyun ^.^

Worry: Merhaba Dilay, bu hafta ilk kez başladığımız “Dikkat Dikkat!” köşemizde senden bahsedeceğiz. Ben çok heyecanlıyım, burada soracağım soruların bulunduğu çıktıların 6 adet kopyası var, çay filan dökülürse endişelenme, yedekliyim. İlk sorumla başlıyorum, asıl mesleğin nedir?

Dilay: Merhaba Worry, umarım hiçbir şey dökmeyiz. Kurabiyeler ve masa çok güzel görünüyor, teşekkürler. Ben Mimar Sinan Üniversitesi mezunuyum, Endüstri Ürünleri Tasarımcısıyım. Bir çok mimari projede çalıştım. Şu anda annemle birlikte hazırlıyoruz reçelleri. Her ne kadar didişsek de onunla bir şeyler üretiyor olmak çok keyifli. Esnaf olmak genlerimizde var o sebeple severek yapıyoruz işimizi : )

Worry: Bencil Dükkan fikri ne zaman düştü aklına, nasıl geldik bugünlere?

Dilay: Fikir 2006 yılından beri var ama hayat, iş güç derken ertelene ertelene bugünlere geldik. Özgün tasarımlarla dolacak bir atölye olarak planlandı. İsim buradan çıktı aslında her şeyin tek olmasından. Reçel ilk başlarda aklımda yoktu. Bencil yemeği, doğal olanı seviyor. O sebeple reçel girdi hayatımıza. Yani biz “bencil”iz ve neyi seviyorsak bu dükkan da o olacak.

Worry: Bencil Dükkan’ı kurdun ve ilk hissin?

Dilay: Öncelikle çok mutluyum. Hep fikir olarak hayaller kurduğum Bencil’im artık birçok ürünümüzde ismiyle, cismiyle var. İlk fikrin oluştuğu yıllarda cesaretli olmadığım için kendime çok kızıyorum. Bencil asıl amacına henüz ulaşmadı. Ama gelecek de Bencil ilk oluştuğu fikriyle evde, mutfakta, ofiste kullanılabilecek mini mobilyalar, aksesuarlar gibi ürünlerle devam edecek. Hatta büyüdükçe kişiye özel ürünlerle nihai amacına ulaşacak : ) İnsanların tepkisinden doğru yolda olduğumuzu hissediyoruz.

Worry: İsminden ötürü negatif bir izlenim bırakacağını düşündün mü? Ki hiç bırakmıyor bu arada, malum benim de adım Worry o sebeple galiba markana özel bir ilgi besliyorum  :)

Dilay: Aslında hiç kimse kötü bir yorum yapmadı. Genelde hep dediğin gibi söylüyorlar isim negatif ama hiç öyle hissetmiyoruz deniyor. Galiba logomuz, renkli görsellik veya fotoğraflarımızın etkisi var diye düşünüyorum. Bir de ana konumuz çok tatlı ;)

Worry: Bencil dükkandan neler alabiliriz?

Dilay: Öncellikle annenizin yaptığı kalitede, katkısız reçellerimizden alabilirsiniz. Organik değiliz, katkısız üretiyoruz. Mesela kayısı istersek Malatya’dan getirtebiliyoruz. Diğer çoğu ürünü ya pazarlardan veya halden mümkün olduğu kadar seçerek almaya gayret ediyoruz. Donmuş meyve kullanmıyoruz. Şimdi ki çalışmalarımız, araştırmalarımız şekersiz veya çok az şekerli yaparak daha doğal reçeller sunabilmek. Portakal, tarçınlı portakal, nar, ayva, şeftali, çilek, amber, bademli gün kurusu, kuru kayısı, kivi, böğürtlenli, mürdüm erikli gibi birçok meyveden üretim yapabiliyoruz. Zamanla çeşitleri daha da artıracağız. Sipariş üzerine de yapıyoruz. Ayrıca bu reçelleri küçük kavanozlarda nikah, doğum günü, yılbaşı gibi özel günleriniz içinde dekore edip, sunabiliyoruz. Hediye alternatiflerinizi çoğaltmak için Türk kahvesi ve çay fincan setlerimiz var. Fotoğrafladığımız/sevdiğimiz ikon ve sözlerle süslediğimiz el yapımı defterlerimiz var.                                



Worry: Evet defterlerimize geldik. Biz de defterlerimizi çok seviyoruz, onların bir kısmından “bizim” diye bahsetmekten keyif duyuyoruz.

Dilay: Çok yakında defterlerimizle ilgili bir sürprizimiz de var.

Worry: Şimdilik bu bir sır, haftaya herkesle paylaşacak duruma geliriz : ) Reçel geleneği üzerine neler söylemek istersin? Reçel Nutella'dan büyük müdür? :)

Dilay: Kesinlikle çok daha büyük ve aslında çok da eski. Türk Tatlıları Tarihi’ne baktığımızda Osmanlı dönemine dayanan ve hatta şahlanan bir reçel geçmişi var. 15.yy kayıtlarında gülbeşeker, ağaç kavunu, turunç, limon kabuğu, emlec, zencefil murabbaları ve taze ceviz reçellerine rastlanıyor. Ve 16.yy’da 1001 türlü reçel varmış. Misafire tatlı olarak sunulduğunda inanılmaz bir görsel zenginlik söz konusuymuş. Ayrıca evlerde de reçel yapmak bir sanatmış; her evin hanımı kendi eliyle reçel yapmaktan gurur duyarmış. Oldukça geniş ve okumaktan çok keyif alınabilecek bir tarihi var “Reçel”in. 

Worry: Senin reçellerini hangi tatlılar için önerirsin ve hangilerini? Örneğin yoğurda hangisini ekleyelim, tart üzerinde hangisini kullanalım?

Dilay: Şeftali marmeladı, ayva reçeli ve mürdüm eriği marmeladı benim kişisel favorim. Ve yoğurt üzerine döküp, yemekten en keyif aldıklarımdan. Reçel ve marmelatlarımızı kurabiye, tart gibi ürünlerinizde kullanabilirsiniz. Genel tüm marmelatlarımızı özellikle tartlarda kullanmak lezzetlerini arttıracaktır. Bencil Dükkan’da ileriki zamanlarda tek kişilik “bencil” pastalar da bulacaksınız.
                             


Worry: Birlikte yaptığımız defterlerin adresi belli. Peki sadece Bencil’e özel ürünleri nasıl satın alıyoruz?

Dilay: Girişimlerimiz devam ettiği için şimdilik facebook/ twitter hesaplarımız üzerinden veya benciltasarimdukkani@gmail.com ‘dan mail ve mesajlarla siparişlerinizi alıyoruz. Maksimum 2 gün içinde elinizde oluyor. Hatırlatmak isteriz kargo bedelini karşı ödemeli yapıyoruz. Bu sebepten sipariş vereceklerin toplu sipariş vermelerini öneriyoruz. 

Worry: Teşekkürler Dilay. Bu tatil gününü bize ayırdın, umarım yanında ayva reçeli de getirmişsindir ^.^

-Herkesin bayramı kutlu olsun, biz ekmek kızartmaya gidiyoruz Dilay ayva reçeli getirmiş ^.^
Sevgiler,
Happy







19 Nisan 2013 Cuma

Dans, hediye, bisiklet ve yeni tasarımlar üzerine!


Keyfimiz yerinde!
Çok istediğimiz ama netleşmediği için adını veremediğimiz marka ile prensipte anlaştık, sözleşmeler imzalansın, duyurusunu o zaman yapacağız : )
Worry şu anda kimseye söylememize izin vermiyor, son dakika felaketleri diye bir şey varmış, ben de ona her gün olan mucizeler de vardır diyorum, sonuç o kazandı ben bekliyorum, yoksa sakinleşmeyecekti.
Bence kendince totem yaptı ya neyse.
Bencil Dükkan ile el ele yaptığımız defterlerimizin satışını orada da yapacağız.
tık tık tık http://shop.dontworrybehappy.com.tr/K19,el-yapimi-defter.htm

Sürprizler bitmiyor, beyler çok şikayetçi "hani bize hani bize" diye, o sebeple cüzdan ve kartvizitlik tasarlanıyor şu an, %100 deri, %100 el işçiliği ve tabi ki sınırlı sayıda.
Mayısta hangi markayla çalıştığımızı, neler yaptığımızı göreceksiniz, az kaldıııııı!

Bu arada en son yoga yaptık hatırlarsınız, yaz geliyor diye bir de acaba dansa mı başlasak diye düşünüyor Worry.
Bisikletle doğa gezisi planlarımızı da unutmayalım.
İnternette ufak bir araştırma yaptım, aradığım bisikleti buldum, haftaya gidip alacağım Worry'ye de sürpriz olacak: )
Dansa gelince onunla ilgili araştırmayı Worry yapmak istiyor, bakalım başımıza neler gelecek!



Haftamızı da anlatalım. KanalTürk Spor Spikeri Nevra Öner Varol için, onun uzun kirpiklerinden ilhamla bir çanta hazırlandı, işin en güzel kısmı çantanın beğenildiği andı bizim için ^.^


Önümüzdeki haftanın sürpriz tasarım çantası da hemen aşağıda ama kime olduğunu hediye sahibine ulaştığında söyleyelim de sürpriz bozulmasın di mi ama ? :)

Sevgiler,
Happy

16 Nisan 2013 Salı

İnternetten alışveriş yapmaktan korkmayın, güvensiz sitelerden alışveriş yapmaktan korkun! ^.^


“Vaktim az, internetim çok!”

e-Ticaret markalarının alışveriş güvenliği

Alışveriş yapmak; temel ihtiyaçlarımız, lükslerimiz, olmazsa olmazlarımız.
Gerçek mağaza anlayışıyla yarışan e-ticaret sitelerinin; tasarımları, altyapıları ve verdikleri hizmet kalitesinin faturası bir mağaza gideriyle yarışacak standartta.
Hal böyle olunca insan gücünden ve genel giderlerden tasarruf etmek isteyen ve hızlı alışverişi destekleyen her marka kendi e-ticaret sitesini kurdu.
Dokunmaya, alacağı ürünü denemeye alışık Türk insanı ise başka bir sorunla karşılaştı “ya gerçeği fotoğraftaki gibi değilse?”.
Mağazada değişim-iade sürecini birebir diyalogla çözen markalar, müşteri hizmetleri ağı kurmak durumunda ve başka bir sektörde hem uzmanlaşmak hem de istihdam yaratmak durumunda kaldılar.
Ürüne dokunarak, deneyerek almanın keyfi ayrı bir yerde dursa da hızlı ve farklı alışverişin yerini de hiçbir şey alamaz.
e-Ticaret’i desteklemek isteyen markaların, e-dükkanlarındaki indirimler ve kampanyalar dokunmatik Türk insanının kalbini çaldı.
Şu anda 2012 yılında bir önceki yıla oranla %35 büyümüş bir sektörle karşı karşıyayız “e-Ticaret”.
Güvenlik tüm markaların ilk sıradaki önceliği haline geldi.
Don’t Worry Be Happy olarak müşteri gizliliği ve güvenli alışveriş konusunda oldukça dikkatli ve hassasız.
Markamızın e-Ticaret alt yapısı PAYU’ya emanet.


PAYU NEDİR?
PAYU Dünyanın en önemli medya ve e-ticaret markalarını bünyesinde bulunduran Naspers’ın bir iştirakidir. Halihazırda 16 ülkede faaliyet göstermektedir. Dünyada 25 binden fazla üye işyeri ile çalışan PayU, Türkiye’de operasyonlarına 2011 yılının Eylül ayında başlamıştır.
PayU Türkiye, uluslararası düzeyde kazandığı bilgi ve deneyimini, Türkiye e-ticaret pazarının ihtiyaçlarına göre yeniden şekillendirerek sektörde faaliyet gösteren e-ticaret firmalarının önemli bir iş ortağı olmayı hedeflemektedir. Özellikle üye işyerlerinin risklerini minimize edecek katma değerli servisleriyle sektörde önemli bir ihtiyacı karşılamayı da amaçlamaktadır.
Sanal POS çözümleri, gelişmiş sahtecilik (fraud) önleme filtreleri, 7 gün 24 saat hizmet veren uzman sahtecilik izleme ekibi ve daha birçok servisle PayU Türkiye, bir yandan e-ticaret işletmelerinin hizmet kalitesini artırırken, diğer yandan Türkiye’nin önde gelen banka ve lisansör kuruluşlarıyla yaptığı işbirlikleriyle sektöre yenilikçi bir hizmet anlayışı getirmektedir.

PAYU KİMLERLE ÇALIŞIR?
-Markafoni
-Tatilsepeti
-Grupfoni
-Zizigo
-Dagi
-Hummel
-I Love Shoes

Daha ayrıntılı referans listesi için;

Özlem Öztürk  &  Elif Aydın


11 Nisan 2013 Perşembe

Hafta sonu yoga yaptık, mutluyuz! ^.^


Merhaba,
Bir süredir sizden uzak kaldık. O kadar çok çalışıyoruz ki yetişemez olduk.
Ama hayatımızda tabi ki renk var.
Worry ile birlikte Yoga yaptık hafta sonu.
Ne yalan söyleyelim, hala etkisindeyiz.
Her şey benim Worry’ye “çok gerildin toplantılar yüzünden bak sırtın filan tutulacak” dememle başladı.
Ya sırtım tutulur, yatmak zorunda kalırsam diye telaştan tüm gün internette ne yaparım diye araştırmış. Yogaya karar vermiş, bir de Facebook’ta İda Yoga’yı bulmuş, hatta ikimizin adına randevu almış. Sistemleri, ister Kadıköy Moda Gönüllü Evi’nde, ister b.a.s.i.c stüdyolarında (www.basic.com.tr) , isterseniz de belirleyeceğiniz bir mekanda özel ders şeklinde işliyormuş.
Worry insanlar arasında düşmekten korktuğu için bizim tercihimiz ofisimizde özel ders şeklinde oldu ^.^
Tabi burada yazdığım kadar kolay olmadı her şey. Worry önce rahat tişört, tayt ve yoga matı alışverişine çıkıp 2 gün ortalıkta görünmedi, sonra acaba becerebilecek miyim korkusuyla internette izlediği yoga hareketlerini yapmaya çalışırken yakaladık, ofis çalışanları olarak Worry’i gözetim altına aldık, gevşeyeyim derken kendini sakatlayacak haberi yok.
Bir de yemek mevzusu var tabi, tam baş aşağı bir hareket yaparken kusmamak için midenin de hafif olması gerek, haydi bakalım hafif besleneceğiz diye bir sürü yemek tarifi bulup denemeler başladı. Worry şu anda bir yoga mastırı kadar bilgiye sahip, daha bir gün önceden yogadan 2 saat önce yiyeceğimiz yemeğin derdine düştük desem abartmış olmam.
Yoga eğitmenimiz Zeynep Yılmaz 11.00’da ofisimizdeydi. Hepimiz ip gibi dizildik, yeni tişörtlerimiz, taytlarımız ve ilk defa karşılaştığımız matlarımızla okul çocuğu gibiydik.
Zeynep öncelikle, ofiste doğru oturma ile ilgili kısa bilgiler verdi ve tabi Worry hepsini not etti. Mesaimizden zaman çalmamız her zaman mümkün olamayabilir. Bu yüzden ofiste çalışmaya birkaç dakikalık aralar vererek yapabileceğimiz rahatlama hareketlerinden konuştuk ve bütün hafta büyük heyecanla beklediğimiz yoga dersimiz başladı.
Derse meditasyonla başladık. Sonra ısınma hareketleri. Tam esnemeye geçecektik ki Worry hayatımda duyduğum en yüksek sesli çığlığı attı. Esnerken beli acımış gibi hissetmiş. Bakın acımış değil, öyle hissetmiş. Zeynep onu rahatlatacak birkaç hareket daha yaptırttı ve derse devam ettik. Arkaya ve öne eğilmelerde tüm kanın vücudumuzda gittiği her damarı hissettiğimi söyleyebilirim. 10 dakikalık dinlenme pozuna geçtiğimizde biz 1 saattir yoga yapmış olduğumuza inanamıyorduk. Kendi içindeki sakinliği ve ahengi sanki zaman akışını değiştiriyor. Ders bittiğinde daha mutlu insanlardır, birimiz hariç, Worry!
Çünkü herkesin ajandasını yan yana koyan Worry diğer ders için uygun gün aramaya başladı bile, üstün olasılık hesaplamalarının arasına girmek istemediğimiz için onu ajandalarıyla baş başa bıraktık.
Hepimizin matı çantasıyla birlikte ofisteki dolapta diğer dersi ve Zeynep’i bekliyor.
Normalde haftada 2 ders almamız ideal olanı ama büyük ihtimal biz haftada 1 ders ve günlük ofiste yapabileceğimiz gevşeme hareketleriyle yogayı hayatımıza sokacağız.
Worry ondan beklenmeyecek bir performansla hepimizin hayatına yenilik getirdi.
Bizde benzer bir hareketi bisikletle yapmayı planlıyoruz ama şimdilik bu bir sır.
^.^
Sevgiler,
Happy


              Biz poz veremedik, Worry tayt bize yakışmadı dedi :)


1 Nisan 2013 Pazartesi

Bol sürprizli, keyifli, fiyonklu bir hafta olsun!


Merhaba,
Çok güzel bisikletler beğendim, henüz Worry’nin haberi yok ona sürpriz yapacağım. Malum mayısa şurada ne kaldı, hem form tutmak hem de baharın keyfini çıkarmak için biraz pedal sallayalım değil mi ama?
İşler güçler derken kendimize vakit ayırmayı ihmal etmemeliyiz.

Bu hafta yine çok güzel hediye paketlerimiz oldu, sahiplerini buldu.
LTB Tasarımcılarından Elif Zeytinci için Wonder Woman çanta, uçarak gitti, Elif’in omzuna kondu.




Şarkıcı Zeliha Sunal’ın Smokin Çantası ise limuzini tercih etti, malum çantamız fazla ciddi, kırmızı halıyı görmeden araçtan inmediği haberlerini aldık : )




Organizasyon ajansı Birevent’in kızlarına ise kırmızı kravatlar hazırlandı, toplantıda bir tek beyler mi kravat takabilir dediler, hemen olaya el koydular.



Uzun lafın kısası bol sürprizli, keyifli, fiyonklu bir hafta oldu, tam da en sevdiğimizden.

Bu arada önümüzdeki hafta Worry’nin kalbinin zor dayanacağı bir hafta olacak. Çünkü mağaza için araştırmalara başlayacağız. Bütün hafta sonunu henüz telefon edip randevusunu bile almadığımız toplantılarda ne giyeceğini düşünerek geçirdi. İlk görüşmeyi atlatsa rahatlayacağını düşünüyorum ama bakalım.

E-ticaret alışverişe vakti kalmayanların imdadına yetişirken, minik mağazamız sokaklara çıkıp dokunmadan alışveriş yapamayanlar için bekliyor olacak.
Çok heyecanlıyız, ben mağazanın dekorasyonunu düşünüyorum, Worry kira ve vergi hesaplıyor, ben fiyon hediye paketi seçiyorum, Worry yazar kasa yetişmezse düşecek tansiyonu için tuzlu ayran stoğu yapıyor, günlerimiz böyle şenlikli.
Bize şans dileyin.
Sevgiler,
Happy
                                        


26 Mart 2013 Salı

Nazlı Eray'a teşekkürlerimizle..


Merhaba,
Bilgisayarımın şarjını buldum, hoş hepiniz benden önce öğrenmişsiniz zaten nerede olduğunu : )
Ben de şarjım kaybolunca bu bana ders olsun diye hem eve, hem ofise yeni birer sarj almıştım, artık yer gök sarj!
Happy şarjımı masama bırakmış, bir de not yazmış “daha fazla şarj aleti alacaksın diye korktum, maksat elin ayağına dolaşsın, o zamanlar daha komik görünüyorsun” diye.
En büyük eğlencesi benim resmen : )
Bu arada check-up yaptırdım, turp gibiymişim, herkes çok güldü bana ama olsun hiçbiri benim kadar sağlıklı olduklarından emin değiller, bu da önemli bir şey sonuçta, değil mi?
Ama ben doktordayken kargo şirketi gelip gönderileri almış, yetişemedim onlara.
İlk sevkiyatta bende araçta olmak istiyordum, malum sürekli kargoların geciktiğiyle ilgili kabus görüyorum.

Bu arada o kadar güzel bir gelişme oldu ki anlatamam!
Nazlı Eray’a mail yazmıştık, kendimizi işimizi anlattık, Edebiyat Serisi Şallarımızdan bahsettik, adresini rica ettik, naçizane hediye edelim şallarımızdan diye.
O kadar kibar, o kadar nahif bir cevapla kabul etmiş ki teklifimizi, hayranlığımız bir kat daha arttı.
Aslında ben cevap vermez diye düşünüyorum, hatta Happy’e de söyledim boşuna mail yazma, koskoca yazar ona bakıp da cevap verir mi diye, beni utandırdı güzel cevabıyla.

Happy diğer güzel gelişmelerden bahsetmiş, tablolar, takılar nasıl yetişecek bilmiyorum, bir markanın ulusal ağına da katılmak istiyoruz, galiba artık hiç uyuyamayacağız.
Happy her işin yetişeceğini söylüyor, hatta hafta sonları bisiklet sürecek vaktimiz bile olur diyor. Düşünsene bisiklet! Ben daha ziyade doğa yürüyüşlerinden yanayım ama baharın tadı bisikletle çıkarmış, bakalım nasıl olacak o iş?

Sevgiler,
Worry



 Teşekkürlerimizle;

Siz bu satırları okurken büyük ihtimal Nazlı Eray hediye paketini açıyor olacak :)


22 Mart 2013 Cuma

Hafta sonu geliyoooooooooooooooooooooooor :)


Herkese merhaba tekrar, Worry'nin yazısını yeni okudum, o günden beri bilgisayarının şarjını arıyor, benim sakladığımı henüz bilmiyor. Birazdan masasının üzerine bırakacağım ki sizinle el bavulu albümünü paylaşabilsin, küçük bir de not yazacağım, umarım çok kızmaz bana, sadece şaka yapmak istedim :)
Dün akşam çok sevdiğimiz bir arkadaşımızın doğum gününü kutladık.
Bu arada Worry koşturma sırasında merdivenden düştü, öğleden sonra check-up yaptıracakmış, yani ona merdivende takılıp bir basamak düşerek amansız hastalığına yakalanan, kanser olan, saçı dökülen, apandisti patlayan kimse olmadığına inandıramadık da :)
Neyse konumuza gelelim, bugün çok sevdiğimiz bir arkadaşımızın doğum gününü kutladık, herkesin çok güzel giyindiği, çok güzel güldüğü, sadece iyi dileklerin sunulduğu bir gece oldu. 
Her yer hala hediye paketi dolu.
İnsanın çok seveni olunca böyle oluyor:)
Bu arada bugün bizim için önemli bir gün, ilk siparişlerimizi kargoya vereceğiz.
Bir sorunumuz var ama Worry de kargo şirketinin dağıtım görevlisiyle operasyona katılmak istiyor. Bu fikrine gülmekten aslında ne kadar saçma olduğunu söylemeye fırsat bulamadık:)
Bu arada size bir de sürprizimiz var, hatta iki taneler.
Önümüzdeki günlerde sitemize çok şık tablolar ve yine el yapımı çok güzel takılar da ekleyeceğiz. Ben çok heyecanlıyım.
Kimlerle çalışacağımız sürpriz olsun, yine az ve öz üretim, el yapımı, sınırlı sayı kurallarımız geçerli tabi ki.
Bu arada teşekkür etmek istiyoruz, şallarımıza aldığımız iltifatlar yüzünden yanaklarımız kıpkırmızı.
Önümüzdeki haftaya çok iyi hazırlanmamız lazım, ilk basın gönderimine başlayacağız. Ve yine sürpriz bir markanın internet sitesinde yer almak istiyoruz, bize şans dileyin her şey yolunda gitsin.
Herkese çok keyifli bir hafta sonu diliyoruz.
En az iki arkadaşınızla kahve ya da bitki çayı için, aşık olduğunuz insanla yemek yiyin, ailenize sıcacık bir mesaj gönderin, kendinize hediye alın, hafta sonunun tadını çıkarın:)
Biz de Worry ile birçok plan yaptık, hepsini pazartesi günü anlatacağım.
İşin başına dönme vakti.
Sevgiler.
Happy.



20 Mart 2013 Çarşamba

Merhaba ben Worry


Herkese merhaba ben Worry,
Dün sizle tanışmak istedim ama bu pek mümkün olmadı, biraz heyecanlıydım.
Şimdi de çok iyi bir durumda değilim. Bilgisayarımın sarjı bitiyor, Happy ile yaptığımız görev bölümünde Facebook albümü yapacağıma ve blog yazısını yazacağıma söz verdim ama sarjımı da ofiste unuttum galiba, ya da bugün öğlen yemek yediğimiz yerde ya da bilmiyorum ki. Hem Happy’ye de söyledim ben güzel yazı yazamam, insanlar ya beğenmezse ne yaparız diye ama içinden ne geliyorsa onu yaz, mesela bugünü yaz dedi bana.
Hangi fotoğrafı seçeceğime de karar veremedim, umarım benim seçtiklerimi beğenirsiniz. Aslında albüm yüklenirken bilgisayarımın kapanmasından da çok korkuyorum ama neyse deneyeceğim.
Dün gece ilk siparişlerimizi aldığımızdan beri çok heyecanlıyım, umarım faturalar yanlış kesilmemiştir. Kargo şirketini de biraz kızdırmış olabilirim. Henüz kargoları teslim bile etmeden defalarca “teslimatta gecikme olmaz değil mi?” diye arayınca şube biraz gerildi galiba. Ama elimde değil ben de böyleyim.
Bu arada söylemeden geçemeyeceğim bugün o kadar çok telefon ve mesaj aldık ki ben ne yapacağımı bilemedim, utana sıkıla teşekkür ettim.
Bazı sözleşmeler gelecekmiş bu hafta, satış ağımızla ilgili, umarım görev bölümünde sözleşmeleri inceleme işi bana düşmez, hata yapmak ya da önemli noktaları gözden kaçırmak istemem.
Of bak ya neler yazmışım, o kadar söyledim Happy ben güzel yazı yazamam diye, dinlemedi beni.
Neyse şarjım bitmek üzere, ben hemen fotoğrafları seçeyim de albümü yapayım, aaa kapanıyor bilgisayarım tüh!

19 Mart 2013 Salı

Harlem Shake - Don't Worry Be Happy :)

http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=XA3q11Ss-18

Merhaba, ben Happy


Başına geleceklerden habersiz iki genç kadın bundan 5 yıl önce ortak arkadaşlarının doğum gününde tanıştılar.
Buradaki “iki genç kadın” ibaresi önemli çünkü bu ikili 5 yıl sonra, ortak iş kurdular, bir de adını “Don’t Worry Be Happy” koydular.

16 Kasım 2012 günü, ilham veren onca şey etrafa saçılmış, en güzel defterler, en cilalı kalemler masada, keşfedilecek şeyleri beklerken –ki bu bekleme sürecinde alınmış notlar bir beyin MR’ı olarak kaydımız altında- isim bulmanın işi yapmaktan daha zor olduğuna karar verdiler bile.
Aslında mesleki anlamda ticaretten bihaber yaşadılar. Onları bekleyen “prosedür” kabusundan habersiz 2 ay içinde her şeyin rayına oturacağını düşünüyorlardı. İlham olsun, belki fikir verir diye en sevdikleri şarkıları sırayla dinlerken, aynı anda Bob Marley şarkısı olan “Don’t Worry Be Happy”ye kilitlendiler.
Özlem’in okuldaki reklamcılık dersleri beyninde çaktı “marka adı kısa olmalı, net, anlaşılır” ama “slogan marka” diye de bir kavram var. Elif girdi araya, “dersi, öğretileni boş ver, şu dünyadaki en bizi anlatan ismi bulduk bile, endişelenme, mutlu ol”.
Sadece marka adı değil hayatın temeli bu. Endişeyle, üzüntüyle çözülmüş tek bir dert gösterin bize.
Hemen en yakınlarını aramaya başladılar, logo kafalarında canlandı, peki ya internet sitesi, kim çizecek onca şeyi, üretimde kim olacak, malzemeleri nereden alacağız, ne kadar yaptırsak, satabilir miyiz?
Bunlara yüzlerce soru daha ekleyin, işte bu onların kasımdan beri var olan hayatları. Ancak karşılarına çıkardığı insanlarla onlara hep “don’t worry be happy” dedi bu hayat.

Öğrenme, kaynaşma, kaynama süreci başladı.
Hangi malzemeyi kullanalım, adetlerimiz ne olmalı, maliyet hesaplaması tam olarak hangi gezegene ait, makasım nerede, bu kumaşın cinsi ne, uykusuzluktan delirip silikon tabancasıyla kediyi cama yapıştırmaktan korkuyorum, sence benden hoşlanıyor mu, dikiş dikmek insanı çirkinleştiriyor olabilir mi, çocuk için erken baksana daha işimiz kurulmadı, çok kilo aldım şu sigarayı bırakınca, bir şey soracağım sen obsesif misin, sanırım öfke problemim var, sabahları ormanda koşalım –uyuyakaldılar-, arabanın kapısını kilitle, ayağına terlik giy, üşümem ben, kahve içer misin, kahve sevmem ki ben…
Bu cümleler ve daha niceleri, son dönemlerinin özeti oldu.
Yaşadılar, ürettiler, sıkıldılar, korktular, mutlu oldular hatta mutluluktan yorgun düştüler.
Herkes ayağa kalktı, yardımları, heyecanları, iyi dilekleri anlatamayız.
Sonunda bugün “Don’t Worry Be Happy” herkese “merhaba” diyor.

Dünyanın en keyifli işini yapıyorlar..
Hediye.
Ne istersen, nasıl istersen öyle oluyor.


Bu blog ise Worry ve Happy tarafından yazılıyor.
İçimizdeki iki zıt.
Size bir şey anlatmaya çalışıyor, çabalıyoruz; Mutlu olmak dünyanın en kolay işi, kanıtlayabiliriz.
Size küçük bir test öneriyoruz, bir kağıda “benim için çok kıymetlisin” yazın, katlayın, etrafını kurdele ile sarın, fiyonk yapın, kimse bu kıymetli zat-ı muhterem ona verin, sonra geriye çekilip yüzüne bakın.
İşte onlar için hediye bu demek, içinizden gelen, üzerinde fiyonk olan her şey demek.
Özel hissetmek, senin için zaman ayrıldığını bilmek, daha güzel ne olabilir ki, diye düşündüler.
O zaman hediyelerimiz az adetli olsun dediler, ya çok pahalı olursa sorunsalı çıktı karşılarına, işte o noktada çok sıkı pazarlıklar yapıldı sizin için ^.^
Sonra kendileri gibi girişimci diğer kadınları fark ettiler.
Onlarla da ortak çalışmalar yapmaya karar verdiler, kendilerini anlattılar, bizim için kendi ürünlerinizi yaratın dediler, malum bir elin nesi var iki elin sesi var.
O kadar kalabalık ki şimdi etraf, o kadar renkli.
Kendi girişimini yapmak isteyen birçok insana güç verdiler, bildikleri kadarıyla yol gösterdiler.
Bu arada doğaya, hayvana özen göstermeyen, önemsemeyen hiçbir işin, oluşumun içinde olmamaya karar verdiler.
Damgalarını yapan baskıcının sokakta bulduğu yaralı kediyi veterinere götürmek için onların iş teslim almasını beklemesi aslında ne kadar doğru insanlarla çalıştıklarını gösterdi onlara.
Yaşayan, nefes alan, var olan her insan, doğanın bir parçasıdır. Bu hep hatırlansın istediler.

Neyse lafı uzatmayalım, daha çok konuşacağız, yanımda Worry var, yerinde duramıyor, bugün açılış günü malum, o sebeple ilk yazıyı ben yazdım, biraz sakinleşsin diğer yazıyı da Worry yazacakmış, beğenmezsiniz diye çok endişeli, onu sakinleştirsem iyi olur.

Siz bu arada siteye göz atın, yine konuşuruz.
Sevgiler.
Happy