4 Temmuz 2013 Perşembe

Canavarlar her yerde! Temmuz sonunda hem mağazamızda hem e-ticaret sitemizde:)

Herkese tekrar merhaba,
Bir süredir Worry ve ben uzak kaldık her şeyden.
Ağaçlara üzüldük, hayvanlara kıyamadık, insanların getirildiği hale inanamadık. Ama gördüğümüz olağanüstü "bir olma" hali bizi kendimize getirdi.
Bizim keyifsizliğimizi gören bir arkadaşımızdan bize bir hediye geldi geçen günlerde.
Üzerinde "bu yaz sizin için bomba gibi geçsin" notu vardı.
BA-YIL-DIK!



TIK TIK TIK 
https://www.facebook.com/pages/MOF-the-monster-freaks/123469424334560?fref=ts

Tabi durur muyuz, hemen kim yapmış, nasıl yapmış, başladık araştırmaya. Sonunda Sema'ya ulaştık.
Hatta onunla ufak bir röportaj yaptık veeeee hazır olun sürprize; BİRLİKTE ÇALIŞMAYA KARAR VERDİK : )

Happy: Selam Sema, biz bombamıza bayıldık. Ellerine sağlık. Diğer canavarların da inanılmaz. Sanki başka bir dünyada yaşıyormuşsun da hepsi orada gerçekmiş gibiler. İlk canavarı ne zaman yaptın?

Sema: Yaklaşık 5 sene önce, bir arkadaşımın doğum gününde ona değişik bir hediye vermek istedim. Bilim-kurguyu ikimiz de çok severiz. Evde ne kadar kumaş varsa koydum hepsini ortaya ve ona bir uzaylı yapmaya karar verdim. Nasıl olur diye düşünmedim, kestim, biçtim yapabileceğim en tuhaf şeyi yaptım. Çok da şahane oldu. Sonraki müşterim kendisi için dinazor isteyen yeğenim oldu.

Worry: Ne güzel fikir! Peki senin asıl mesleğin ne?

Sema: Grafikerim.

Happy: Boşuna değilmiş bu yaratıcılık!

Worry: Marka ismin de çok güzel MOF Monster Freaks!

Sema: Benim canavarlarım canavar aleminde bile tuhaf karşılanacak cinsten, bütün hilkat garibelerini bir çatı altında toplamak istedim, başlarında da ben varım : )

Worry: Tabi hijyen, temizlik, kullanışlılık benim için ilk sırada geliyor. Canavarların yıkanıyor olmasına nasıl sevindim anlatamam. Bizim bombamız yumuşatıcı kokuyor mesela :)


Sema: Tabii ki yıkanıyor çocuklarım! : ) Canavarlar diye onları pis mi sandın? Kullandığım malzeme çorap, polar, peluş ve yıkandıklarında deforme olmamaları için silikon elyaf kullanıyorum. Çok büyük çalıştıklarım hariç genellikle uzunlukları 30-40 cm civarında, yani çamaşır makinesine de rahatlıkla sığıyorlar.

Happy: Karakterleri yaratırken nelerden esinleniyorsun?

Sema: Aslında o sırada canım nasıl isterse öyle yapıyorum, pek bir şeyden esinlendiğim söylenemez. Elimde ne varsa onlarla oynuyorum dersem sanırım en doğrusu olur.

Worry: En sevdiklerin hangileri?

Sema: Bu soruyu gerçekten çok düşündüm, hepsini çok seviyorum gibi sıradan bir cevap vermemek için, ama bulamıyoruuum! Çok zorlayınca sanırım totemler ve bombalar ama henüz Don't Worry Be Happy'de ikisinden de yok. Ay sonuna doğru totemleri de listeye ekleyeceğim.

Happy: Sabırsızlıkla bekliyoruz. İlk çekimler geldi, henüz paylaşmadık kimseyle ama fotoğraf editinin bitmesini sabırsızlıkla bekliyoruz. Biraz da üretim şeklinden bahseder misin? Unique ürünler diyebilir miyiz? Ki bence demeliyiz.

Sema: Kesinlikle diyebiliriz. Dediğim gibi rastgelelik üzerine bir üretim şeklim var. Ne vücutlarda ne ifadelerde kalıplarla çalışmıyorum. Ancak, bazı modeller çok beğenildi, tekrar tekrar isteniyor. Ben de aynı modelleri tekrar yapmaya çalışıyorum. Yine de ufak da olsa farklılıklarını korumak adına hala kalıp kullanmıyorum. Kullandığım malzemeleri de hoşuma gittikçe temin ettiğim ve çok miktarda almadığım için, materyaller de desen ve renk olarak farklılık gösteriyor. Aynı renk ve desende ikinci bir çorap MOF mümkün değil mesela.


Happy: Bunu söylemen iyi oldu. Yani bir MOF siparişi verdiğinizde renk farklılıkları olabiliyor, şekilde de öyle. Çünkü elde üretiliyor, sınırlı sayıda olmasına özen gösteriliyor.



Worry: Don't Worry Be Happy için neler üreteceksin?

Sema: Öncelikle çorap MOF'lar. Peluşlar ve tabi ki bombalarım. Her birini kendim elde yaptığım için, hazırlanmaları biraz zaman alabiliyor, o yüzden şimdiden takipçilerinize haber verelim temmuz ayının sonuna doğru her yer canavar olacak!


Worry: Çok teşekkürler Sema. Çok keyifle çalışacağımızdan eminiz. Bu arada hazır yeri gelmişken söyleyelim. Temmuz sonunda mağazamız açılıyor ve tüm canavarların da orada hazır bulunacak, gelen müşterileri karşılamak için : )

Sevgiler,
Worry & Happy
www.dontworrybehappy.com.tr

29 Mayıs 2013 Çarşamba

D&R'da satışımız başladı, mağazamızın yeri kesinleşti! Eee daha ne olsun? : )

Daha önce bahsettiğimiz büyük bir marka vardı, onun çatısı altına da gireceğiz demiştik.
Ama Worry sözleşme aşaması bitmeden güzel haberi verdirememişti, malum "ne olur ne olmaz" mantığı.
Ama artık o haberi verebiliriz; D&R'da satışımız başladı!

tık tık tık tık tık tık
http://www.dr.com.tr/kategori/Kirtasiye/Defterler/Defterler/grupno=00377

D&R'ın internet sitesinde www.dr.com.tr "Defterler" kategorisine tıklıyorsunuz hemen solda markaların arasında duruyoruz "Don't Worry Be Happy" diye.

Worry sabahtan beri D&R'ın sayfasına bakıyor, ismimize :)
Bu haftanın güzelliği sadece D&R değil, mağazamızın yeri artık kesinleşti ama yine Worry yüzünden söyleyemiyoruz, 1 ay sonra açıklayacağız, panik atağa iyi gelecek bir çay bilen var mı, ihtiyacımız olacak da..
^.^
Sevgiler,
Happy

www.dontworrybehappy.com.tr

21 Mayıs 2013 Salı

Terzihane WORRY ve HAPPY kuklası yaparsa?


Herkese merhaba,
Bir çocuk sevgisidir sormayın gitsin, en son MOOVA’nın anneler günündeki etkinliğinde muffin yapan minikleri görmüşsünüzdür Facebook albümümüzde. O kadar keyif aldık ki ne yapsak acaba, çocuklar için nasıl bir güzellik olsa diye düşünürken, parlak fikir Worry’den çıktı “neden isteyen her çocuk bizimle oynamasın ki?”. Evet ilk başta çok korkunç ve sonunun nereye gideceği belli olmayan cümle çok tatlı bir sonla açıklığa kavuştu.
Turkcell’in Aşırı Panik Tevfik’ini hatırlarsınız, hatırlamayanlar için
Tık tık tık tık

Worry Tevfik’i biraz kendine benzetiyor da : )

Meğer Worry gizliden gizliye bu kuklaları yapan Ayşenur’un peşine düşmüş ve Kuzguncuk’taki Terzihane’yi bulmuş, hatta aralarında randevulaşmışlar. Ayşenur birazdan burada olacak, onun Facebook sayfasını inceliyorum ben de gelince sormak istediğim şeyler olacak
Tık tık tık tık

Worry’nin Ayşenur’u ofisimize çağırma sebebini söylüyorum, herkes hazır mı?
EL KUKLALARIMIZI YAPTIRMAK İSTİYORMUŞ!
Her çocukla gidip tek tek oynamamız mümkün değil ama el kuklalarımız olursa isteyen her çocuk bizimle oynayabilirmiş.
Bence Worry’nin hayatı boyunca kurduğu en sevimli cümle bu.
Ayşenur geldi, buyurun sohbetimizi dinleyin.


Happy: Merhaba Ayşenur, Worry senden, planladığınız işten yeni bahsetti, güzel bir sürpriz oldu bana da.

Ayşenur: Merhaba, evet Kuzguncuk’taki atölyeme geldi Worry, el kuklaları istediğinden bahsetti. Çok mu acil lazım kuklalar, Worry bana biraz endişeli gibi geldi de.

Happy: Hayır, düne kadar bir kuklamız olacağını bile bilmiyordum. Zamanla sen de alışacaksın Worry’ye. Senden bahsedelim biraz, Terzihane’nin kurucusu ve bunca güzel şeyin yaratıcısısın. Eğitiminden seni buraya getiren yoldan konuşalım.

Ayşenur: Ben biraz İktisat, biraz da Gelişme İktisadı okudum. Ama sahiden okudum. Hani sosyal bilim tadında, sosyal gerçekliği anlamaya ve açıklamaya çalıştım okuduklarımla. Bu pratik haliyle zaman, para, üretken faaliyet, kaynaklar, sonsuz ihtiyaçlar gibi konuları getirdi gündemime. Ben bunun ardından terzi olmayı seçmedim ama uğraşımla yaşamayı o sırada hayal ettim. Okulun son senesiydi, zaten pek havalıydı. Kendi elbiselerimi dikiyordum, bir de üzerine canım arkadaşım İpek'le başlayan el emeği hediyeleri de ekleyince, benim durumum kantin sohbetlerinin gözbebeği oldu. O sıralar başladı inşası aslında ve ürettiğim şeyler kulaktan kulağa yayılıp, tepkiler gelmeye başladıkça netleşti durum...

Happy: Durum kendini doğurmuş resmen. Peki Terzihane ne zaman, nasıl ortaya çıktı?

Ayşenur: Elimde makas, bir takım cesur hareketlerle kendi kendime öğrendiğim dikişi sonra da geliştirmek üzere bilenle danıştım. Amerika'da bir tiyatro atölyesinde sanırım en önemli tecrübemi edindim. Her şeyden önce atölye ruhu, düzeni beni tavladı. Tiyatronun o çılgın dünyası, renkleri çok büyüleyici. Tiyatronun üzerine karşılaştığım bazı projeler, dikilebilir şeylerin çeşitliliğini ve aslında birbirleriyle parallelliğini keşfettirdi bana. Sonra üretmeye devam etmek için bir mekan yaratmam gerektiğine karar verdim. Bu sırada bana 'e ne duruyorsun?!' diyen, bir de 'al makineni gel!' diyen iki özel kadının yeri çok önemlidir hayatımda. Defne Koryürek'in dürtmesi, Refika Birgül'ün daveti derken Terzihane Kuzguncuk'ta Simotas Binası'nda buldu kendini!


Happy: Marka ismin çok güzel, tüm derdini anlatıyor, yaratım sürecin nasıl oldu?

Ayşenur: Bence marka, yaptığım işi "uzun lafın, kısası" niyetiyle sembolleyecek bir kelime olmalı. Onun ötesinde marka yaratım süreçlerine ve bunun üzerine yazılan çizilenleri düşünmeye bayıldığım söylenemez. Ben işimin özüne, bir tek kelime olsa nasıl anlatırım diye bakmaya çalışıyorum. Hayal ettiğim atölyeydi, teması dikişti. Terzihane'ydi yani çıkacağı yol. 

Happy: Mutlu sonla biten bir masal dinliyor gibiyim. Peki gelelim sadede, kukla nasıl başladı? Bizim daha doğrusu Worry’nin Aşırı Panik Tevfik’e karşı bir sempatisi vardı zaten de.


Ayşenur: Terzihane'ye bir mekan yaratınca kulaktan kulağa yayılma hızım arttı. Bir arkadaşımın vesilesiyle Anima Prodüksiyon şirketinin sanat yönetmeni Ömür Kökeş ile tanıştım. O sırada çalıştığı bir kukla için kostümleri dikmek üzere görüştük önce. Sonra sünger kuklanın dikiş detaylarıyla uğraşır mıyım diye sordu. Ben denemeye dünden hazırdım. Sonrası tamamen şans. Arkasından bir uzun reklam projesi daha geldi, kuklalı, yine Ömür'le atladık maceraya. Konuya daha çok ısındım. Denemeli, yanılmalı, bol keşifli, çok öğretici ve ilham verici iki proje oldu, benim adıma. 

Happy: Ben henüz Terzihane’ne gelmedim, çok isterim bir gün ziyaret etmeyi ama Worry kendi ziyareti sırasında çekti fotoğrafları gösterdi. Herkesle paylaşacağız ama sormak da fayda var, neler bulabiliriz terzihanede?

Ayşenur: Dikilebilir şeyler, dekor detayları, minyatür kostümler, canlandırma objeleri gibi şeyler de var. Çok eğlenceliler. Benim için biraz obsesif bir hal aldı ama bulut dikmek de başta hayalimdi aslında, gerçek oldu. Özellikle animasyon yapımları kumaş ve dikiş deneyimimi paylaşabileceğim alanlardan. Ben bulut dikiyorum, onlar uçuruyor :)
Bütün bu yaratıcı işler sürecinde bir sürü malzeme ve bir sürü fikir de geliyor akla. Bunları paylaşmak çok istiyorum, bazı ürünler çıkararak. Çanta ve benzeri aksesuarlar, bu eğlenceli dünyalardan baya nasiplenebilir. Bir ay içinde bir çıkartma yapıyor olacağım. 

Happy: Bulutu seven insanlara karşı bir sempatimiz var, malum logomuz bulut. Peki yeni projelerin neler? Bize yapacağın el kuklaları dışında : )

Ayşenur: Evet umarım çok güzel olacak kuklalarımız. Terzihane'nin çok önem verdiği bir diğer husus, terzi işi. Kumaşın hasından, bedene göre biçilen, sipariş üzerine dikilen bir giysinin enerjisine, özenine ve güzelliğine çok inanıyorum. Bunu yaşatmak ve yaşamak üzere koşullarımı değerlendirip bir konsept belirledim. Önümüzdeki kış başlıyorum, kişiye özel-sipariş üzerine dikilen bir kaban seçkisi çıkaracağım. Kumaşın hası, dikişin adabıyla dikilecek kabanlar. Hatta Worry kışa şurada ne kaldı, kabansız kalmamayım dedi ve sipariş verdi.


Happy: O zaman sana bu zorlu kaban dikme maceranda ayrıca başarılar : )

Ayşenur: Deneysel ve ilginç olacağını düşünüyorum açıkçası :)

Happy: Ona ne şüphe! Son olarak şunu sormak istiyorum, dünyanın en büyük pazarı diyebiliriz tekstil sektörü için, bizde senden farklı değiliz, bu kocaman sektörün içinde niş işler yapmaya çalışıyoruz. Sen ne hissediyorsun?

Ayşenur: Zanaati bu zamanda icra etmek hayli zor. Kapının dışındaki hıza rağmen aheste aheste işine odaklanman kolay olmuyor. Bugün tekstil sektörünün bize çok ucuza sunduğu her bir parça, ancak birçok bedel ödenerek mümkün. Her ürüne saygı duymak gerek, onun için harcanan insan gücüne, tüketilen kaynağa, emeğe saygı duymalıyız. Zanaatin zahmeti ve başka bir zamanı var. Ben kendi sürecimde keşfettim ki içimizde üretmek için coşan bir ruh var, bu zamana rağmen. İyi ki var! 

Sevgiler,
Happy
^.^
www.dontworrybehappy.com.tr

16 Mayıs 2013 Perşembe

MOOVA ile Anneler günü ^.^

Herkese merhaba,
Bugün geçen güzel hafta sonumuzun fotoğrafları geldi, biz de sizinle paylaşalım dedik.
Ama önce en başa gitmek lazım, MOOVA ile ilk toplantımıza.
Ürün sorumlusu Canan Akyokuş ile bundan 3 hafta önce tanıştık. Asmalımescit'teki oldukça şık ofislerine gittik, karşımızda çok genç, enerjik ve güleryüzlü bir ekip vardı. Sohbetimizin daha 10.dakikasında biz şunu biliyorduk "MOOVA ile çalışmalıydık". Doğallığa bu kadar önem veren, kurumsal yapısına rağmen son tüketiciyle dirsek temasını asla kaybetmeyen, oldukça dinamik bir ekipten söz ediyoruz.
Canan Hanım, Anneler günü ile ilgili planlarından bahsetti. Worry ve ben de onlara hangi konularda destek verebileceğimizden. Sonuç olarak BİL-YE ile ortak planladıkları etkinliğin mutfak önlüklerini ve keplerini yapmak konusunda anlaştık. Ama işin en keyifli kısmı minikler için hazırladığımız önlük ve keplerdi, yetişkin eliyle 3 karış : )
Aksesuarlar alındı, atölye son dakika gelen işimiz için sabahladı, kraft paketlerimiz, çuval iplerimiz derken MOOVA için hazırdık.
Biraz da etkinliğin diğer ayağı BİL-YE'den bahsedelim; ’Bil-ye (Bilinçle ve Bilgelikle Ye) farkındalık yaratma yöntemleri uygulayarak beslenme üzerine herkesin kullanabileceği pratik çözümlere odaklanan bir oluşum, bir proje. Oluşum kişiye özel beslenme danışmanlığı yapıp, beslenme ile ilgili sohbetler, okullarda çalışmalar ve mutfak atölyeleri düzenliyor. Hazırladıkları tariflerde örneğin şeker yerine pekmez kullanıyorlar, yani tariflerde yemeklerin lezzetini kaybetmeden aynı zamanda sağlıklı olması üzerine odaklanıyorlar.
Atölye esnasında anneler ve çocukları birlikte mini kek ve smoothie yaparak anneler gününü kutladılar. Etkinlik sırasında yapılan tariflerde Moova Tam Yağlı Süt kullanıldı. Katılımcılar %3,6 yağ oranı ile Türkiye’nin ilk ve tek tam yağlı sütü olan Moova ile dilediği meyvelerle kendilerine özel çok lezzetli smoothieler hazırladılar.
Fazla söz gerek yok, etkinlik fotoğraflarını paylaşmamız günümüzün güzelliğini anlatmaya yetecektir.
Sevgiler,
Happy
^.^
www.dontworrybehappy.com.tr


 





14 Mayıs 2013 Salı

Pasta Canavarı'nın Don't Worry Be Happy kurabiyeleri!


Kutlama yapmak için özel günleri beklemeyenlerdeniz.
Geçen hafta işlerimiz yoğun olduğu kadar keyifli de geçti.
Bu sebeple, bunu ofiste çalışma arkadaşlarımızla bir 5 çayında kutlayalım dedik.
Ama malum Worry için bu işler çok mühim.
Hemen bize özel kurabiyeler yapacak bir yer aramaya başladı.
Bugünün bize özel kurabiyelerini Pastafaryan yaptı. Tabi iş yapılırken markanın sahibi ve pastaların ustası olan Gülşah'la sohbet etme şansımız da oldu. O kadar keyifli anlattı ki işini bu hafta salının "Dikkat Dikkat"i o olsun istedik.
Worry konuklar için toplantı odamızı şık bir çay davet alanına çevirirken ben de Gülşah ile lafladım.
Keyifle okuyun.
                  

Happy: Merhaba Gülşah, kurabiyeler çok güzel görünüyor. Ellerine sağlık.

Gülşah: Merhaba afiyet olsun, yaparken bile mutlu oldum isminizden sebep.

Happy: Teşekkürler. Geçen hafta yoğun ama bir o kadarda keyifli ve başarılı bir hafta oldu. Şirket politikası olarak en ufak şeyleri bile kutlarız da biz. O sebeple bugün mesaiyi erken bitirip 5 çayı yapacağız. Biraz senden bahsedelim. Markanın adı bile ilginç nedir hikayesi?

Gülşah: Markayı 2013'ün uğuruna inanarak 15 Ocak'ta kurdum, internet sitemin ve sayfamın hazırlanması bir haftayı buldu. Adımız Pastafaryan. Çıkış noktam; Pastafaryanizm. Manası da; akıllı Tasarım iddialarını eleştirmek için oluşturulmuş parodi hareketin adı. Oregon Eyalet Üniversitesi Fizik Bölümü mezunu olan Bobby Henderson tarafından 2005'te ortaya atılmış. Uçan Spagetti Canavarı da bu hareketin simgesi. Bu harekete katılanlar kendilerine PASTAFARYAN diyorlar. Fakat biz uyuşuklar aslında İngilizce ve İtalyanca'da makarna anlamına gelen bu kelimeyi tutkumuz olduğunu keşfettiğimiz pasta anlamında kullanıyoruz. Bu hareketi pasta yaparak geliştirmeyi tercih ettik ve bundan yola çıkarak kendimize "Pastafaryan" dedik, yani "Pasta canavarı".



Happy: Demek pasta canavarı? Çıkış noktan ve felsefesi en ilgimizi çeken şeylerden biri. Yeteneğini nasıl fark ettin, daha önceki konuşmalarda kamera ve fotoğrafçılık bölümü mezunu olduğunu söylemiştin?

Gülşah: Kızımın doğum günü için pasta araştırırken aklıma bu işi yapmak düştü. Normalde 2 yumurtayı kırıp kek yapamayan ben, araştırmacı ruhum sayesinde bugün çok güzel pastalar yapabiliyorum. Ailem ve yakın arkadaşlarım bile inanmıyor bunları benim yaptığıma. Çünkü ben onların gözünde bu işler için yaratılmış biri değildim. Ama şunu anladım ki, insan isteyince yapamayacağı hiçbir şey yok. Bir iki denemeden sonra gelen tepkiler beni çok mutlu etti, insanlar pastalarımın hem göze hem damağa hitap etmesinden memnunlar. Piyasadaki ve pastanelerden aldığınız standart pastalardan farklı olarak kendime özgü bir tat yakaladığımı düşünüyorum. Tabii işimi keyifle ve mutlulukla yapmamın da çok etkisi oluyor. 

Happy: Sadece pasta üzerine değil ama ürünlerin mesela bizim için yaptığın kurabiyeler var?

Gülşah: Evet, pastanın yanı sıra kurabiye ve kekmekte yapıyorum. Kekmek; benim dilimde cupcake demenin  Türkçe'si. 

Happy: Kekmek ne güzel bir kelime olmuş. Nedir senin kekmeklerini farklı kılan?

Gülşah: Kekmeklerde asıl önemli olan üzerindeki figürlerdir, siparişi veren kişinin ya da hediye edilecek kişinin karakterini yansıtıyor olması çok önemlidir. 



Happy: Bir başına değilsindir umarım, müşteriyle bu kadar dirsek temasında çalışıp her işe nasıl yetişiyorsun?

Gülşah: Bu işte yalnız değilim tabi, gelen siparişlere bir kişinin yetişmesi imkansız hem de fikir alışverişi yapabildiğim, aynı frekansta olduğum bir de arkadaşım Ayça var. Onunsa küçüklüğünden beri hayaliymiş pastacılık ama bu işe atılmak için beni beklemiş sanırım :))

Happy: Tıpkı Worry ve ben gibisiniz yani. Dükkan açmayı düşünüyor musunuz?

Gülşah: 2014'e yetişecek olan farklı bir dükkan düşüncemiz var. Tabi bunun için hazırlıkları ağırdan alıyoruz ki her şey istediğimiz gibi olsun. Şu anda siparişleri internet sitemiz ve Facebook sayfamız aracılığıyla alıyoruz.

tık tık tık tık tık tık

Happy: Organizasyonlarınızdan biraz bahsedersek?


Gülşah: Tabii, özel durumlarda organizasyon da yapıyoruz. Mesela aileler bebeğinin dünyaya geleceği gün ondan başka hiç bir şeyle ilgilenmek istemez. Oda süslemesi, bebek şekerleri, ikram için şerbet ve doğum fotoğrafçılığı konusunda da yardımcı oluyoruz. Bebekleriyle ilk kucaklaşmalarını belli bir konsepte dayalı olarak süslenmiş bir odada sabırsızlıkla bekliyor aileler. Bunlar bakıldığında küçük şeyler ama insanları ruhsal olarak inanılmaz doyurur ve mutlu eder. Diş partisi, 1 yaş partisi, Baby Shower ya da herhangi bir özel gün için, müşterilerimize sadece bir konsept belirlemek ve konukları davet etmek düşüyor.

                               
Happy: Biz sana Facebook'tan ulaştık bir kaç telefon görüşmesi ve şu an buradasın, benim de bir gözüm kurabiyelerde : )

Gülşah: Genelde işlerimizi telefonla yürütüyoruz. Bize istedikleri konsepti ya da şekli bildiriyorlar ve gerisini bize bırakıyorlar. Ya da pasta sahibinin kişisel özelliklerine göre bir tasarım yapıyoruz. Pastaların hazırlanma süresi 2 gündür, bu yüzden özel günlerinden 2 gün önce sipariş vermeleri gerekiyor. Pastamız hazırlandıktan sonra, küçük hediyeler ve mumlarımızla şık Pastafaryan kutusunda servis ediyoruz. Duruma bağlı olarak, genelde kapıya teslim ediyoruz.

Happy: Kullanılan malzemeler bizim için çok önemli, eminiz bu yazıyı okurken unu ne, yağı ne, çikolatası ne diye düşünen bir çok insan vardır.

Gülşah: Evet, genelde yapılanın aksine Pastafaryan'da hem kaliteli hem de tat olarak en uyumlu ürünler kullanılıyor. Çikolata da mesela Elit kullanıyoruz, kıvamı ve lezzeti mükemmel oluyor. Şunu da belirteyim, asla hazır pasta kekleri kullanmıyoruz, her pastamız için taze kekler pişiriyoruz. Görselliğinin yanı sıra tadının da muhteşem olması gerek.

Happy: Teşekkürler Gülşah, eğer bugün acil bir sipariş yoksa bizimle çaya kalmanı çok isteriz. Zaten Worry asla gitmene izin vermeyecektir. Daha kullandığın her malzemeyle ilgili yüzlerce soru soracaktır. Hazırlıklı ol :)

Gülşah: Tabi ki büyük keyif alırım.
       











Sevgiler,
Happy
^.^
www.dontworrybehappy.com.tr

7 Mayıs 2013 Salı

Dans etmeye başlıyoruuuuuuz ^.^


Geçen hafta bahsetmiş Happy, dansa başlayacağız diye. Ama kimse demiyor hocası iyi midir, bunun kıyafeti, usulü nedir diye. Dans ederken düşmekten ve ayaklarıma bir şey olmasından çok korktuğum için ilk araştırma konum dans ayakkabıları oldu ve bu işin "en iyisi kimdir?" diye ararken Tanguera'yı keşfettim.
Üşenmedim araştırdım ve sahibi Handan Tanır ile tanıştık.
Yaptığı işi o kadar sevdim ki bu haftanın "DİKKAT DİKKAT"inde ona yer vermek istedim.
O yüzden Happy'i de kaptığım gibi Handan Hanım'ın Bağdat Caddesi'ndeki mağazasına gittik.

tık tık tık tık
https://www.facebook.com/tangueram?ref=ts&fref=ts






Happy: Merhaba Handan Hanım, ağırlamanız için teşekkürler, böyle çat kapı geldik ama Worry çok ısrar etti. Dans ayakkabısı yapma fikri ne kadar hoş ve ihtiyaca yönelik. Nereden aklınıza geldi.

Handan: Merhaba. Çok memnun oldum gelmenize. Her müşterimi aynı keyifle ağırladığımdan şüpheniz olmasın. Bu işe girme sebebim Tangoya başladıktan sonra zevkime uygun ayakkabı bulamadım. Başladığım yıllarda ayakkabı üreticileri bu konuda çok da bilgili değillerdi. Her ayakkabı her dans için uygun değil ve tabi en önemlisi her ayağın ayakkabısı farklı olmalı.

Happy: Mağazanızı tarif edersek?

Handan: Dükkanımız ve atölyemiz Bağdat caddesi üzerinde Kızıltoprak ışıklarda. 2010 dan beri aynı adresteyiz. 3 Kasım 2013'de 7 yılımızı kutlayacağız:)

Happy: Handan Hanım malum bizde latin dansına merak saldık Worry'den sebep. Bize ne önerirsiniz, modelimiz ne olmalı?

Handan: Her ikinizde latin dansları yapacağınız için size tavsiyem alçak ökçeli burnu açık yere sağlam basan bir çift dans ayakkabısı olacaktır.

Happy: Tabi kıyafet, ayakkabı önemli ama bize daha mühim olanı kurs, hangi hocaları önerirsiniz?

Handan: Latin dansları için Anadolu yakasında bu konuda uzman, pek çok Dans okulumuz mevcut. Size isim vererek unutmuş olabileceğim diğer hocalarımızı gücendirmek istemem:) Ama yönlendirmekten keyif duyarım, ona başbaşa karar veririz.

Worry: Şey araya giriyorum ama hemen hızlıca bir soru sormam lazım, ne zaman Milonga'ya gidebiliriz çok hevesliyim de.

Happy: Henüz ne kıyafetimiz ne hocamız var ve Milonga mı soruyorsun? :)

Handan: Temel dans adımları dahi olsa bu biraz da kişinin yeteneğine bağlı olduğu için size şu kadar ay diyemem. Ama yetenekli olduğunuzu düşünüyorum, dans derslerinizi ihmal etmeden devam ettiğinizi varsayarsak 3-4 ayda milongada dans edebilir duruma gelirsiniz. Bence derse başladığınız ilk günden itibaren milongalara katılmalı, dans edenleri izlemelisiniz. Sizi dansa davet eden birisini daha yeni başladım uyarısı yapmadan davetini kabul etmelisiniz. Sonuçta bu bir dans ve eğlenmek için yapılan bir uğraşı.

Happy: Şimdi ayak ölçülerimizi vereceğiz, peki ayakkabımızın ne zaman hazır olacak hangi aşamalardan geçeceğiz?

Handan: Dans ayakkabısını deneyerek yerinden almakta fayda var. Bunun için mağazamızda pek çok modelimiz raflarda hazır. Yok eğer gelemiyorsanız ölçülerinizi bize gönderdikten ve biz sizinle temas kuruyoruz ve 1 hafta sonrasında ayakkabınızı teslim ediyoruz.

Happy: Handan Hanım ben renk olarak siyah isterin. Worry'nin sadece karar vermesi bile bir hafta sürecektir, o sebeple önce benimle başlayalım. Bu arada eklemek istediğiniz bir nokta varsa?



Handan: Eklemek istediğim çok önemli bir nokta var. Ayakkabı konusunda lütfen hassas davranın. Aman ucuza alayım nasılsa haftada 1 giyeceğim ne olur demeyin. Ayakkabınızı lütfen "AYAKKABICIDAN" alınız. Burada amaç sadece ayakkabı satmak değil, doğru dans ayakkabısını doğru ayağa giydirmek!

Worry: Kesinlikle katılıyorum Handan Hanım, şu ayağımdaki ve yerde duran 5 taneden alacağım galiba.

Happy: Worry sakin ol o ayakkabıları yerine bırak, mutlaka kendimize göre olanı bulacağız ^.^

Güzel bir mağaza, güler yüzlü sahibesi ve birbirinden şık ayakkabıların ortasında keyifli bir sohbet oldu.
Bu sefer röportajı Happy yaptı, ben ayakkabılara bakıyorum, size keyifli okumalar ^.^

Sevgiler,
Worry


www.dontworrybehappy.com.tr

3 Mayıs 2013 Cuma

MOOVA ile ilk adım, TEAM Project'in mağaza çizimi ve daha niceleri ^.^

Uzun süredir ortalarda yokuz, bahar yorgunluğu ve yoğunluğu var diyelim.
Bir de ben dans için araştırma yapmaya başladım. Bir kaç kurs var aklımızda ama tabi işin kılık kıyafet kısmına takmış durumda Worry.
Dans ayakkabısı tasarlayan Handan Tanır ile tanışmış, önümüzdeki hafta kendisinin butiğine gidip ayak ölçülerimizi vereceğiz.

Yoğunluğumuzun sebebini de anlatalım bu arada. MOOVA ile Anneler Günü Etkinliği için bir projede çalışıyoruz. Anneler, çocuklar yemek yapacak, mutfak önlükleri ve şapkalarını biz hazırlıyor olacağız.
Plastik, naylon doğaya zararlı ne varsa kullanmayan bir marka olarak MOOVA ile çalışmak çok büyük keyif, çünkü biliyoruz ki onlar da doğallığa bu kadar düşkünler.




Bu arada kişiye özel çantalarımız tam gaz hazırlanmaya devam ediyor. En son bir tanesi Ankara'ya Günnur'a gitti, spor salonunda yönetici olarak çalışan bir kadın için günün hangi saati şık, hangi saati spor olacağı belli olmadığından boyutları biraz geniş tuttuk. En sevdiği renk, en sevdiği objeler derken ortaya bakın ne çıktı?
                











Hıdrellez'den sebep çok mutluyuz, pazarı iple çekiyoruz. Dileklerimizi söylemiyoruz ama hepimizin gözlerinin parlamasından az çok tahmin ediyoruz, kim neyi istiyor ama adettendir söylenmez, bilindiği belli edilmez : )

Bugün sürprizlerden biri daha yola çıktı, kime olduğu önümüzdeki hafta başında yine burada.

Mağaza için tüm hazırlıklar tam gaz devam ediyor, nerede açılacağı, konsepti şu an sır.
Çizimler önümüzdeki hafta biterse büyük ihtimal yazın bizi ziyarete mağazaya da gelebileceksiniz.
Şu an da Worry mimarlara hayatı dar etse de ben TEAM PROJECT'in çok iyi bir iş çıkaracağına eminim.





Şimdilik bizden bu kadar, Worry mimarların başından ayrılırsa dans ayakkabısı ve kıyafeti bakacağız.

Sevgiler,
Happy
^.^