19 Mart 2013 Salı

Merhaba, ben Happy


Başına geleceklerden habersiz iki genç kadın bundan 5 yıl önce ortak arkadaşlarının doğum gününde tanıştılar.
Buradaki “iki genç kadın” ibaresi önemli çünkü bu ikili 5 yıl sonra, ortak iş kurdular, bir de adını “Don’t Worry Be Happy” koydular.

16 Kasım 2012 günü, ilham veren onca şey etrafa saçılmış, en güzel defterler, en cilalı kalemler masada, keşfedilecek şeyleri beklerken –ki bu bekleme sürecinde alınmış notlar bir beyin MR’ı olarak kaydımız altında- isim bulmanın işi yapmaktan daha zor olduğuna karar verdiler bile.
Aslında mesleki anlamda ticaretten bihaber yaşadılar. Onları bekleyen “prosedür” kabusundan habersiz 2 ay içinde her şeyin rayına oturacağını düşünüyorlardı. İlham olsun, belki fikir verir diye en sevdikleri şarkıları sırayla dinlerken, aynı anda Bob Marley şarkısı olan “Don’t Worry Be Happy”ye kilitlendiler.
Özlem’in okuldaki reklamcılık dersleri beyninde çaktı “marka adı kısa olmalı, net, anlaşılır” ama “slogan marka” diye de bir kavram var. Elif girdi araya, “dersi, öğretileni boş ver, şu dünyadaki en bizi anlatan ismi bulduk bile, endişelenme, mutlu ol”.
Sadece marka adı değil hayatın temeli bu. Endişeyle, üzüntüyle çözülmüş tek bir dert gösterin bize.
Hemen en yakınlarını aramaya başladılar, logo kafalarında canlandı, peki ya internet sitesi, kim çizecek onca şeyi, üretimde kim olacak, malzemeleri nereden alacağız, ne kadar yaptırsak, satabilir miyiz?
Bunlara yüzlerce soru daha ekleyin, işte bu onların kasımdan beri var olan hayatları. Ancak karşılarına çıkardığı insanlarla onlara hep “don’t worry be happy” dedi bu hayat.

Öğrenme, kaynaşma, kaynama süreci başladı.
Hangi malzemeyi kullanalım, adetlerimiz ne olmalı, maliyet hesaplaması tam olarak hangi gezegene ait, makasım nerede, bu kumaşın cinsi ne, uykusuzluktan delirip silikon tabancasıyla kediyi cama yapıştırmaktan korkuyorum, sence benden hoşlanıyor mu, dikiş dikmek insanı çirkinleştiriyor olabilir mi, çocuk için erken baksana daha işimiz kurulmadı, çok kilo aldım şu sigarayı bırakınca, bir şey soracağım sen obsesif misin, sanırım öfke problemim var, sabahları ormanda koşalım –uyuyakaldılar-, arabanın kapısını kilitle, ayağına terlik giy, üşümem ben, kahve içer misin, kahve sevmem ki ben…
Bu cümleler ve daha niceleri, son dönemlerinin özeti oldu.
Yaşadılar, ürettiler, sıkıldılar, korktular, mutlu oldular hatta mutluluktan yorgun düştüler.
Herkes ayağa kalktı, yardımları, heyecanları, iyi dilekleri anlatamayız.
Sonunda bugün “Don’t Worry Be Happy” herkese “merhaba” diyor.

Dünyanın en keyifli işini yapıyorlar..
Hediye.
Ne istersen, nasıl istersen öyle oluyor.


Bu blog ise Worry ve Happy tarafından yazılıyor.
İçimizdeki iki zıt.
Size bir şey anlatmaya çalışıyor, çabalıyoruz; Mutlu olmak dünyanın en kolay işi, kanıtlayabiliriz.
Size küçük bir test öneriyoruz, bir kağıda “benim için çok kıymetlisin” yazın, katlayın, etrafını kurdele ile sarın, fiyonk yapın, kimse bu kıymetli zat-ı muhterem ona verin, sonra geriye çekilip yüzüne bakın.
İşte onlar için hediye bu demek, içinizden gelen, üzerinde fiyonk olan her şey demek.
Özel hissetmek, senin için zaman ayrıldığını bilmek, daha güzel ne olabilir ki, diye düşündüler.
O zaman hediyelerimiz az adetli olsun dediler, ya çok pahalı olursa sorunsalı çıktı karşılarına, işte o noktada çok sıkı pazarlıklar yapıldı sizin için ^.^
Sonra kendileri gibi girişimci diğer kadınları fark ettiler.
Onlarla da ortak çalışmalar yapmaya karar verdiler, kendilerini anlattılar, bizim için kendi ürünlerinizi yaratın dediler, malum bir elin nesi var iki elin sesi var.
O kadar kalabalık ki şimdi etraf, o kadar renkli.
Kendi girişimini yapmak isteyen birçok insana güç verdiler, bildikleri kadarıyla yol gösterdiler.
Bu arada doğaya, hayvana özen göstermeyen, önemsemeyen hiçbir işin, oluşumun içinde olmamaya karar verdiler.
Damgalarını yapan baskıcının sokakta bulduğu yaralı kediyi veterinere götürmek için onların iş teslim almasını beklemesi aslında ne kadar doğru insanlarla çalıştıklarını gösterdi onlara.
Yaşayan, nefes alan, var olan her insan, doğanın bir parçasıdır. Bu hep hatırlansın istediler.

Neyse lafı uzatmayalım, daha çok konuşacağız, yanımda Worry var, yerinde duramıyor, bugün açılış günü malum, o sebeple ilk yazıyı ben yazdım, biraz sakinleşsin diğer yazıyı da Worry yazacakmış, beğenmezsiniz diye çok endişeli, onu sakinleştirsem iyi olur.

Siz bu arada siteye göz atın, yine konuşuruz.
Sevgiler.
Happy

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder