26 Mart 2013 Salı

Nazlı Eray'a teşekkürlerimizle..


Merhaba,
Bilgisayarımın şarjını buldum, hoş hepiniz benden önce öğrenmişsiniz zaten nerede olduğunu : )
Ben de şarjım kaybolunca bu bana ders olsun diye hem eve, hem ofise yeni birer sarj almıştım, artık yer gök sarj!
Happy şarjımı masama bırakmış, bir de not yazmış “daha fazla şarj aleti alacaksın diye korktum, maksat elin ayağına dolaşsın, o zamanlar daha komik görünüyorsun” diye.
En büyük eğlencesi benim resmen : )
Bu arada check-up yaptırdım, turp gibiymişim, herkes çok güldü bana ama olsun hiçbiri benim kadar sağlıklı olduklarından emin değiller, bu da önemli bir şey sonuçta, değil mi?
Ama ben doktordayken kargo şirketi gelip gönderileri almış, yetişemedim onlara.
İlk sevkiyatta bende araçta olmak istiyordum, malum sürekli kargoların geciktiğiyle ilgili kabus görüyorum.

Bu arada o kadar güzel bir gelişme oldu ki anlatamam!
Nazlı Eray’a mail yazmıştık, kendimizi işimizi anlattık, Edebiyat Serisi Şallarımızdan bahsettik, adresini rica ettik, naçizane hediye edelim şallarımızdan diye.
O kadar kibar, o kadar nahif bir cevapla kabul etmiş ki teklifimizi, hayranlığımız bir kat daha arttı.
Aslında ben cevap vermez diye düşünüyorum, hatta Happy’e de söyledim boşuna mail yazma, koskoca yazar ona bakıp da cevap verir mi diye, beni utandırdı güzel cevabıyla.

Happy diğer güzel gelişmelerden bahsetmiş, tablolar, takılar nasıl yetişecek bilmiyorum, bir markanın ulusal ağına da katılmak istiyoruz, galiba artık hiç uyuyamayacağız.
Happy her işin yetişeceğini söylüyor, hatta hafta sonları bisiklet sürecek vaktimiz bile olur diyor. Düşünsene bisiklet! Ben daha ziyade doğa yürüyüşlerinden yanayım ama baharın tadı bisikletle çıkarmış, bakalım nasıl olacak o iş?

Sevgiler,
Worry



 Teşekkürlerimizle;

Siz bu satırları okurken büyük ihtimal Nazlı Eray hediye paketini açıyor olacak :)


22 Mart 2013 Cuma

Hafta sonu geliyoooooooooooooooooooooooor :)


Herkese merhaba tekrar, Worry'nin yazısını yeni okudum, o günden beri bilgisayarının şarjını arıyor, benim sakladığımı henüz bilmiyor. Birazdan masasının üzerine bırakacağım ki sizinle el bavulu albümünü paylaşabilsin, küçük bir de not yazacağım, umarım çok kızmaz bana, sadece şaka yapmak istedim :)
Dün akşam çok sevdiğimiz bir arkadaşımızın doğum gününü kutladık.
Bu arada Worry koşturma sırasında merdivenden düştü, öğleden sonra check-up yaptıracakmış, yani ona merdivende takılıp bir basamak düşerek amansız hastalığına yakalanan, kanser olan, saçı dökülen, apandisti patlayan kimse olmadığına inandıramadık da :)
Neyse konumuza gelelim, bugün çok sevdiğimiz bir arkadaşımızın doğum gününü kutladık, herkesin çok güzel giyindiği, çok güzel güldüğü, sadece iyi dileklerin sunulduğu bir gece oldu. 
Her yer hala hediye paketi dolu.
İnsanın çok seveni olunca böyle oluyor:)
Bu arada bugün bizim için önemli bir gün, ilk siparişlerimizi kargoya vereceğiz.
Bir sorunumuz var ama Worry de kargo şirketinin dağıtım görevlisiyle operasyona katılmak istiyor. Bu fikrine gülmekten aslında ne kadar saçma olduğunu söylemeye fırsat bulamadık:)
Bu arada size bir de sürprizimiz var, hatta iki taneler.
Önümüzdeki günlerde sitemize çok şık tablolar ve yine el yapımı çok güzel takılar da ekleyeceğiz. Ben çok heyecanlıyım.
Kimlerle çalışacağımız sürpriz olsun, yine az ve öz üretim, el yapımı, sınırlı sayı kurallarımız geçerli tabi ki.
Bu arada teşekkür etmek istiyoruz, şallarımıza aldığımız iltifatlar yüzünden yanaklarımız kıpkırmızı.
Önümüzdeki haftaya çok iyi hazırlanmamız lazım, ilk basın gönderimine başlayacağız. Ve yine sürpriz bir markanın internet sitesinde yer almak istiyoruz, bize şans dileyin her şey yolunda gitsin.
Herkese çok keyifli bir hafta sonu diliyoruz.
En az iki arkadaşınızla kahve ya da bitki çayı için, aşık olduğunuz insanla yemek yiyin, ailenize sıcacık bir mesaj gönderin, kendinize hediye alın, hafta sonunun tadını çıkarın:)
Biz de Worry ile birçok plan yaptık, hepsini pazartesi günü anlatacağım.
İşin başına dönme vakti.
Sevgiler.
Happy.



20 Mart 2013 Çarşamba

Merhaba ben Worry


Herkese merhaba ben Worry,
Dün sizle tanışmak istedim ama bu pek mümkün olmadı, biraz heyecanlıydım.
Şimdi de çok iyi bir durumda değilim. Bilgisayarımın sarjı bitiyor, Happy ile yaptığımız görev bölümünde Facebook albümü yapacağıma ve blog yazısını yazacağıma söz verdim ama sarjımı da ofiste unuttum galiba, ya da bugün öğlen yemek yediğimiz yerde ya da bilmiyorum ki. Hem Happy’ye de söyledim ben güzel yazı yazamam, insanlar ya beğenmezse ne yaparız diye ama içinden ne geliyorsa onu yaz, mesela bugünü yaz dedi bana.
Hangi fotoğrafı seçeceğime de karar veremedim, umarım benim seçtiklerimi beğenirsiniz. Aslında albüm yüklenirken bilgisayarımın kapanmasından da çok korkuyorum ama neyse deneyeceğim.
Dün gece ilk siparişlerimizi aldığımızdan beri çok heyecanlıyım, umarım faturalar yanlış kesilmemiştir. Kargo şirketini de biraz kızdırmış olabilirim. Henüz kargoları teslim bile etmeden defalarca “teslimatta gecikme olmaz değil mi?” diye arayınca şube biraz gerildi galiba. Ama elimde değil ben de böyleyim.
Bu arada söylemeden geçemeyeceğim bugün o kadar çok telefon ve mesaj aldık ki ben ne yapacağımı bilemedim, utana sıkıla teşekkür ettim.
Bazı sözleşmeler gelecekmiş bu hafta, satış ağımızla ilgili, umarım görev bölümünde sözleşmeleri inceleme işi bana düşmez, hata yapmak ya da önemli noktaları gözden kaçırmak istemem.
Of bak ya neler yazmışım, o kadar söyledim Happy ben güzel yazı yazamam diye, dinlemedi beni.
Neyse şarjım bitmek üzere, ben hemen fotoğrafları seçeyim de albümü yapayım, aaa kapanıyor bilgisayarım tüh!

19 Mart 2013 Salı

Harlem Shake - Don't Worry Be Happy :)

http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=XA3q11Ss-18

Merhaba, ben Happy


Başına geleceklerden habersiz iki genç kadın bundan 5 yıl önce ortak arkadaşlarının doğum gününde tanıştılar.
Buradaki “iki genç kadın” ibaresi önemli çünkü bu ikili 5 yıl sonra, ortak iş kurdular, bir de adını “Don’t Worry Be Happy” koydular.

16 Kasım 2012 günü, ilham veren onca şey etrafa saçılmış, en güzel defterler, en cilalı kalemler masada, keşfedilecek şeyleri beklerken –ki bu bekleme sürecinde alınmış notlar bir beyin MR’ı olarak kaydımız altında- isim bulmanın işi yapmaktan daha zor olduğuna karar verdiler bile.
Aslında mesleki anlamda ticaretten bihaber yaşadılar. Onları bekleyen “prosedür” kabusundan habersiz 2 ay içinde her şeyin rayına oturacağını düşünüyorlardı. İlham olsun, belki fikir verir diye en sevdikleri şarkıları sırayla dinlerken, aynı anda Bob Marley şarkısı olan “Don’t Worry Be Happy”ye kilitlendiler.
Özlem’in okuldaki reklamcılık dersleri beyninde çaktı “marka adı kısa olmalı, net, anlaşılır” ama “slogan marka” diye de bir kavram var. Elif girdi araya, “dersi, öğretileni boş ver, şu dünyadaki en bizi anlatan ismi bulduk bile, endişelenme, mutlu ol”.
Sadece marka adı değil hayatın temeli bu. Endişeyle, üzüntüyle çözülmüş tek bir dert gösterin bize.
Hemen en yakınlarını aramaya başladılar, logo kafalarında canlandı, peki ya internet sitesi, kim çizecek onca şeyi, üretimde kim olacak, malzemeleri nereden alacağız, ne kadar yaptırsak, satabilir miyiz?
Bunlara yüzlerce soru daha ekleyin, işte bu onların kasımdan beri var olan hayatları. Ancak karşılarına çıkardığı insanlarla onlara hep “don’t worry be happy” dedi bu hayat.

Öğrenme, kaynaşma, kaynama süreci başladı.
Hangi malzemeyi kullanalım, adetlerimiz ne olmalı, maliyet hesaplaması tam olarak hangi gezegene ait, makasım nerede, bu kumaşın cinsi ne, uykusuzluktan delirip silikon tabancasıyla kediyi cama yapıştırmaktan korkuyorum, sence benden hoşlanıyor mu, dikiş dikmek insanı çirkinleştiriyor olabilir mi, çocuk için erken baksana daha işimiz kurulmadı, çok kilo aldım şu sigarayı bırakınca, bir şey soracağım sen obsesif misin, sanırım öfke problemim var, sabahları ormanda koşalım –uyuyakaldılar-, arabanın kapısını kilitle, ayağına terlik giy, üşümem ben, kahve içer misin, kahve sevmem ki ben…
Bu cümleler ve daha niceleri, son dönemlerinin özeti oldu.
Yaşadılar, ürettiler, sıkıldılar, korktular, mutlu oldular hatta mutluluktan yorgun düştüler.
Herkes ayağa kalktı, yardımları, heyecanları, iyi dilekleri anlatamayız.
Sonunda bugün “Don’t Worry Be Happy” herkese “merhaba” diyor.

Dünyanın en keyifli işini yapıyorlar..
Hediye.
Ne istersen, nasıl istersen öyle oluyor.


Bu blog ise Worry ve Happy tarafından yazılıyor.
İçimizdeki iki zıt.
Size bir şey anlatmaya çalışıyor, çabalıyoruz; Mutlu olmak dünyanın en kolay işi, kanıtlayabiliriz.
Size küçük bir test öneriyoruz, bir kağıda “benim için çok kıymetlisin” yazın, katlayın, etrafını kurdele ile sarın, fiyonk yapın, kimse bu kıymetli zat-ı muhterem ona verin, sonra geriye çekilip yüzüne bakın.
İşte onlar için hediye bu demek, içinizden gelen, üzerinde fiyonk olan her şey demek.
Özel hissetmek, senin için zaman ayrıldığını bilmek, daha güzel ne olabilir ki, diye düşündüler.
O zaman hediyelerimiz az adetli olsun dediler, ya çok pahalı olursa sorunsalı çıktı karşılarına, işte o noktada çok sıkı pazarlıklar yapıldı sizin için ^.^
Sonra kendileri gibi girişimci diğer kadınları fark ettiler.
Onlarla da ortak çalışmalar yapmaya karar verdiler, kendilerini anlattılar, bizim için kendi ürünlerinizi yaratın dediler, malum bir elin nesi var iki elin sesi var.
O kadar kalabalık ki şimdi etraf, o kadar renkli.
Kendi girişimini yapmak isteyen birçok insana güç verdiler, bildikleri kadarıyla yol gösterdiler.
Bu arada doğaya, hayvana özen göstermeyen, önemsemeyen hiçbir işin, oluşumun içinde olmamaya karar verdiler.
Damgalarını yapan baskıcının sokakta bulduğu yaralı kediyi veterinere götürmek için onların iş teslim almasını beklemesi aslında ne kadar doğru insanlarla çalıştıklarını gösterdi onlara.
Yaşayan, nefes alan, var olan her insan, doğanın bir parçasıdır. Bu hep hatırlansın istediler.

Neyse lafı uzatmayalım, daha çok konuşacağız, yanımda Worry var, yerinde duramıyor, bugün açılış günü malum, o sebeple ilk yazıyı ben yazdım, biraz sakinleşsin diğer yazıyı da Worry yazacakmış, beğenmezsiniz diye çok endişeli, onu sakinleştirsem iyi olur.

Siz bu arada siteye göz atın, yine konuşuruz.
Sevgiler.
Happy